COVID-19 pandemisi 2. Dalgası başlamak üzere sanırım, belki başladı bile.
Sağlık sektörü zorda, yoğunluk had safhada.
Bir yandan da sağlık çalışanlarına şiddet haberleri geliyor ülkenin pek çok yerinden.
Durum üzücü, sarsıcı ve sanki biraz (!) “psikolojimiz bozuk”…
Yaklaşık 6 aydır süren bu kısıtlı / yarı kısıtlı sosyal yaşam evde geçirilen süreyi, doğal olarak teknolojik alet kullanımını arttırdı elbette.
Bir gözümüz televizyonda, bir elimizde telefon diğeri bilgisayar klavyesinde, öyle bir haldeyiz.
Öyle ki çocuklar ve gençlerde durum daha da vahim, kullanım süreleri tavan yaptı ancak çevrimiçi derslere katılım çok düşük?
Gerçekten anlaması zor bir tablo…
İşte tam da bu noktada, bu yazıda pek çoğumuzun duymadığı ya da yeni yeni duymaya başladığı bir kavram hakkında konuşalım isterseniz.
FOMO (Fear of Missing Out) Türkçesi "Gözden Kaçırma Korkusu", giderek yaygınlaşan ve hayatınızda önemli strese neden olabilen gerçek bir olgu ve bu süreçte hemen hemen herkesi etkiliyor ancak bazı insanlar daha büyük risk altında.
FOMO, başkalarının sizden daha çok eğlendiği, daha iyi hayatlar yaşadığı veya daha iyi şeyler deneyimlediği duygusu veya algısı nedeniyle, derin bir kıskançlık duygusu içererek ve benlik saygısını etkileyerek, özellikle instagram, facebook ve tiktok gibi sosyal medya siteleri tarafından da körüklenerek bizi kontrol altına alır.
Aslına bakarsanız FOMO, şu anda yapabileceğiniz daha iyi şeyler olduğu nedeniyle hissettiğiniz bir duygu değildir. Daha çok aynı zamanda başkalarının şu anda deneyimlediği temelde önemli bir şeyi kaçırdığınız duygusudur.
Bu bağlamda hissedilen “Korku”, “Kaygı”ya dönüşür ve stres tepkilerini tetikler.
Aslına bakarsanız “iyi birşeyleri kaçırıyor olabileceğiniz” düşüncesi yeni bir şey değil. Tahmine binyıllardır ortalıkta olsa da son 15 yılda yaşanan teknolojik değişim, iletişim araçlarının güçlenmesi ve çeşitlenmesi ve özellikle sosyal medyanın ortaya çıkışından bu yana, FOMO daha belirgin hale geldi ve daha sık karşılaştığımız bir sorun oldu.
Sosyal medya, FOMO’yu birkaç yönden hızlandırdı.
- Normal yaşamınızı başkalarının yaşamlarının önemli noktaları ile karşılaştırdığınız bir duruma yol açtı: Bu nedenle, "normal" duygumuz çarpıklaştı ve akranlarımızdan daha kötü durumda olduğumuzu düşünmeye başladık.
“Siz olmadan eğlenceli zaman geçiren arkadaşlarınızın” ayrıntılı fotoğraflarını görebilirsiniz, bu da insanların geçmiş nesillerde bu kadar kolay farkında olmadıkları bir durum.
- Sosyal medya beğenilmek ve övünmek için bir platform oluşturur; başarıların, etkinliklerin, olayların ve hatta mutluluğun bile sıkça rekabet içinde olduğu bir ortamdır.
İnsanlar en iyi ya da mükemmel fotoğraf deneyimlerini karşılaştırıyorlar ve bu da bizim kendi yaşamımızda neyin eksik olduğunu merak etmemize, sorgulamamıza ya da bu nedenle kahrolmamıza neden oluyor.
FOMO hakkında beyin fırtınası ve tartışmalar yapıldıkça nelerde beslendiğine ve bizi nasıl etkilediğine dair daha net bir resim elde ediyoruz.
Ne yazık bu resim pek güzel bir tablo değil…
Örneğin beslendiği kaynakların başında Sosyal ağlar geliyor.
Toplumdaki her yaş grubu bir şekilde sosyal ağları kullanıyor olsa da şaşırtıcı olmayan bir şekilde ergenler (12-20 yaş) sosyal ağ sitelerini en yüksek oranda kullanan yaş grubu ve sonuç olarak en yüksek FOMO yaşaması olasılığına sahip grup ancak ilginç bir şekilde FOMO, daha yüksek sosyal ağ kullanımını da tetikleyen bir işlev görevi görüyor.
Depresyon yaşayan kızlar, sosyal ağ sitelerini daha fazla kullanma eğilimindeyken, erkekler için kaygı, daha fazla sosyal medya kullanımı için bir tetikleyici.
Bu durum, artan sosyal medya kullanımının FOMO'nun neden olduğu daha yüksek stres oranlarına yol açabileceği sonucuna da ulaştırıyor bizi.
Aslına bakarsanız araştırmalar, FOMO’nun her yaştan insanda görülebileceğini ortaya koyuyor. Yani aslında FOMO daha büyük ekranlı, daha akıllı ve sosyal medya kullanımına daha uygun telefonlara sahip olup olmamanızla doğru orantılı, yaş veya cinsiyetle çok da ilişkili değil.
Bir deiğer önemli etken de, elbette ki “Yaşam Memnuniyeti”
Gözden Kaçırma Korkusu FOMO, genelde yaşam doyumu daha düşük düzeyde olan kişilerde görülüyor ve kişinin ihtiyaçlarını karşılama hissinin azalmasıyla ilişkili.
Peki karşı karşıya olduğumuz riskler neler?
FOMO;
Mutsuzluk duygularının artmasına yanı sıra,
Hormonal dengemizin değişmesine
Psikolojik ve bedensel stres tepkilerine,
Sağlıksız davranışlara
Kalitesiz iletişime
Ve en uç düzeyde ise somatik bazı hastalıklara / rahatsızlıklara neden olabilir.
Sonraki yazıda çözüm önerilerini konuşacağız ancak öncesinde izlemenizi önereceğim bir film var.
İzlediyseniz de tekrar göz atın derim:
1 Film: Sosyal İkilem (The Social Dilemma)
Sonraki Yazı:
Fomo (Gözden Kaçırma Korkusu) ile Başetme İçin Öneriler