Akıllı telefonlar ve sayısız uygulama, potansiyel eşlerle tanışmayı kolaylaştırıyor gibi görünse de, psikiyatrist Dr. Alok M. Kanojia bunun tam tersini savunuyor. Sürekli “bildirim” ve “like” avı, beynimizde dopamin seviyelerini yükseltiyor; bu da uzun vadede sıradan zevkleri ve duygusal etkileşimleri yetersiz kılıyor. Kanojia’ya göre, dijital dünyanın sunduğu anlık tatminler, duygusal bağların kurulmasında gerekli doğal dopamin tepkisini törpüleyerek aşkı bulmayı ve hissetmeyi zorlaştırıyor.

AŞK VE DOPAMİN DENGESİ
Aşk, sadece fiziksel çekim ve ortak ilgi alanlarından ibaret değil; beynimizde salgılanan dopamin hormonunun sağladığı “heyecan dalgası” da bu deneyimin merkezinde. İlk buluşmalar, karşımızdaki kişinin varlığıyla oluşan tatlı bir bağımlılık hissi yaratır. Dopaminin uyardığı bu süreçte, mantıklı düşünmeyi geçici olarak askıya alır, “kusurları görmezden gelerek” büyüleniriz. Ancak teknoloji, sürekli uyarılar ve sosyal medya akışlarıyla bu dopamin rezervlerini erkenden tükettiğinde, karşımızdaki insanda aynı heyecanı duyma ihtimalimiz azalır. Böylece aşkın o masum, taze heyecanı körelir ve beklenen o “elektriklenme” gecikmeye başlar.

TEKNOLOJİNİN DOPAMİN ETKİSİ
Dr. Kanojia, telefonlarımızdaki bildirimlerin, beğenilerin ve bitmek bilmeyen içeriklerin beynimize “mini dopamin patlamaları” sağladığını belirtiyor. Sürekli yüksek seviyelerde dopamin sağlanan beyin, daha mütevazı uyarılardan örneğin anlamlı bir sohbet, bir gülüş, göz kontağı artık önceki kadar zevk almaz hale geliyor. Bu durum, tıpkı her öğünde pasta yemeye benziyor: İlk dilimler harika olsa da, aşırı tüketim tadı kaçırıyor. Aynı mantıkla, fazla dijital uyarılma da aşkın doğal tatlılığını gölgeliyor.

AŞK ÖNCESİ DİJİTAL DETOKS
Dr. Kanojia, romantik bir buluşma öncesinde akıllı telefonu kenara koymayı, sosyal medyadan uzak durmayı tavsiye ediyor. Buluşmaya “dopamin tanklarınız dolu” gitmek, karşınızdaki insana karşı gerçek bir heyecan duymanızı kolaylaştırabilir. Bu yaklaşım, aşkın o büyüleyici etkisini yeniden yakalamak, kırılganlığı ve merakı canlı tutmak için önemli bir adım olabilir. Kısacası, dijital dünyanın yapay uyarılarından uzaklaştığınızda, aşkın doğal ve insani tarafını yeniden keşfetmeniz mümkün.

Teknoloji, insan ilişkilerini dönüştürürken, duygusal tepkilerimiz üzerinde de derin izler bırakıyor. Gelecekte yapılacak araştırmalar, hangi tür dijital etkileşimlerin dopamin toleransımızı daha fazla aşındırdığını veya nasıl bir “dijital detoks” programının aşkı tekrar ulaşılabilir kıldığını ortaya koyabilir. Toplum genelinde yaygınlaşan dijital bağımlılık, belki de aşkın en doğal haliyle yaşanmasını daha da zorlarken, bu konuda farkındalık yaratmak sağlıklı ilişkiler kurmak için kritik öneme sahip.