Hale ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Karabağlar 'da Demokrasi Üniversitesi'nin alanı olarak bilinen, Karabağlar'da 10 yıl belediye başkanlığı yapan Muhittin Selvitopu ile AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya'yı sık sık karşı karşıya getiren "80 hektarlık" arazi geçtiğimiz günlerde yine gündeme geldi. Kaya, Hazine tarafından TOKİ'ye devredilen 750 konut planlanan alana Karabağlar Belediyesi'nin yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de dava açtığını duyurarak, CHP'ye "Dar gelirlilerle derdiniz ne" diye sordu. 

Karabağlar'da 10 yıl meclis üyeliği yapan ve 31 Mart yerel seçimlerinin ardından aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekili seçilen Dr. Zafer Levent Yıldır, yılan hikayesine dönen 80 hektarlık alanla ilgili önemli açıklamalarda bulunarak süreci A'dan Z'ye ilk kez GÜNDEME BAKIŞ'a anlattı. 

"KAMPÜS' DEYİNCE HAZİNE TELAŞLA TOKİ'YE DEVRETTİ"

Kaya'nın "Dar gelirli" çıkışına, "Dar gelirlilerle bir sorunumuz var, onları dar gelirli olmaktan kurtarmak isteyen tarafız biz. Onları dar gelirli olmaya mahkum edenlere karşı mücadele ediyoruz. Böyle bir sorunumuz var dar gelirlilerle "sözleriyle yanıt verirken; "Ben Karabağlar’da 10 sene meclis üyeliği yaptım. Sanırım 2017 yılıydı bu konu gündeme geldi. 2016’dan sonra üniversite kapatıldı, İzmir Demokrasi Üniversitesi oldu. Buraya Bedriye Tunçsiper Hanım rektör olarak atandı. O dönem AK Parti Grup Başkanvekili arkadaş bana ‘Rektör hanım görüşmek istiyor’ dedi. Hemen gittik, Bedriye Hanım, ‘Biz bir kampüs alanı istiyoruz. Torbalı’da da olabilir ama biz Karabağlar olmasını tercih ediyoruz’ dedi. Biz de 2014’ten itibaren Karabağlar’ın imar revizyon planlarını yapıyoruz ve tamamlıyoruz. Yani 30 sene sonra nasıl bir Karabağlar görmek istiyorsak ona göre bir imar planı çıkardık ortaya. Bu planlarla bu talebin çok örtüştüğünü düşündük. 'Orada 80 hektarlık bir alan var, bu alanı kampüs alanı olarak değerlendirelim' dedik. Bu alan Hazine’ye ait, AK Partili arkadaşlarla konuştuk, ilçe başkanlarıyla, STK’larla bir araya geldik, herkes heyecanlandı ve çok olumlu karşıladı. Meclisten bir temenni kararı çıkartarak oybirliği ile 'bu alan kampüs alanı olarak değerlendirilsin' dedik. Ardından Hazine büyük bir telaşla alanı TOKİ’ye devretti. Böyle bir şey olabilir mi" ifadelerini kullandı. 

"İLK İDDİALARI LÜKS KONUTTU"

80 hektarlık alanın üniversite kampüsü olması için büyük bir mücadele verdiklerini dile getiren Yıldır, "Biz ‘Ne oluyor’ dedik. Bunun üzerine gittik, uğraştık, didindik, STK’ları bir araya getirdik, kampanyalar yaptık ve sonunda TOKİ bize alanın 38 hektarını üniversite kampüsü olarak verdi. 42 hektarı kendine ayırdı ve ‘Bu alana biz konut yapacağız’ dedi.  O tarihteki iddia da lüks konutlar şeklindeydi. İzmir’deki örnek kampüslere baktık ve 38 hektarın yetersiz olduğunu gördük. Burada kaç tane fakülte kurulacak, bir fakültenin ne kadarlık alana ihtiyacı var, tüm bu hesapları yaptık ve mecliste bunları dillendirdik. Bunun maliyetini hesapladık ve bize ‘O maliyet oraya yapılacak evlerle karşılanacak’ dediler. İddia buydu! Orada yapılacak lüks konutlar satılacak, üniversitenin kampüsü yapılacak, peyzajı yapılacak" dedi. 

"SİYASİ KAYGILAR VAR DİYE DÜŞÜNDÜK"

Yıldır konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: 

Biz mücadelemize devam ettik, bunun doğru olmadığını söyledik. ‘Sizin yapacağınız evlerle elde edeceğiniz para bu kadar, bu kampüsü hayata geçirmeniz olanaksız’ dedik. Biz rakamlarla, somut verilerle konuştuk. Nedense TOKİ’ye geçtikten sonra, 38 – 42 ayrımıyla meclisteki birlik bozuldu. Birlikte temenni kararı alan meclisimiz ikiye bölündü. AK Partili arkadaşlar birden bire  bunu savunmaya başladılar. Daha önce 80 hektar için ortak karar veren insanlar bu defa bir anda unuttular. Bizim ısrarlı bir davranışımız da yok, İzmirliler kültür olarak böyleyiz. Çok da üstüne gitmedik, demek ki siyasi bir takım kaygılar var ortada diye düşündük.

"PLANSIZ ALANDA YAPIM İHALESİNE ÇIKTILAR"

Zaman geçiyordu ve ortak çözüm  bulmak için uğraşıyorduk ki; TOKİ kalktı oraya plan yapmaya davrandı. Ona itiraz ettik, dava açıldı, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Dolayısıyla plansız bir alanda bu defa yapım ihalesine çıktılar. Planı olmayan bir alanda yapım ihalesi nasıl yapılabilir. Ona da itiraz ettik, bunlara engel olduk. Bu arada kuralar da çekiliyor. Sanki ‘Bizim gücümüz yetmiyor Karabağlar Belediyesi ile başa çıkmaya, vatandaşı da  bu sürece dahil edelim, gösteri yaparlar, protesto ederler, iyice sıkıştırırız’ diye düşünmüş olabilirler. Bu bir varsayım ama görünüş öyle.

"DÜNÜŞÜM İÇİN YAKTIĞIMIZ IŞIĞI KARARTIYORSUNUZ"

Biz bunlara engel olduğumuz için kalkıp ‘Bunlar hiçbir şey yapılmasını istemeyenler’ dediler. Bu arada profil de değişti, lüks konutlardan vazgeçildi, ‘Biz buraya sosyal konutlar yapacağız, insanlarımızın konuta ihtiyacı var’ demeye başladılar. Aynı süreçte 540 hektarlık alanın 101 hektarı boştu ve jeolojik sakıncalı alandı. Bu alanda tekrar jeolojik etütler yapıldı ve önlemli alana dönüştürüldü. 101 hektarda var olan özel mülkler de kamulaştırıldı. 100 milyondan fazla bir para harcandığı söyleniyor. Oraya 9 bin tane de konut yaptılar. Buraya konut yapıyorsunuz ama biz burada 10 yıl revizyon planlarıyla uğraştık. Biz bu kentin nasıl dönüşeceği noktasında bir ışık tuttuk. Siz bu ışığı karartıyorsunuz. Burada 9 bin konut yapıyorsunuz, insanlar neden dönüşüm yapsın ki! Ardından 750 konuta kadar geldi 42 hektar alan tartışması.

 "PROJENİZİ BİZ YAPALIM DEDİK"

AK Partili Kaya'nın, "Selvitopu dar gelirlilerin yatay konutlarda oturmasını istemiyor, uzun binalar istiyor" sözlerinin hatırlatılması üzerine ise Yıldır şunları kaydetti: 

Biz 750 konutun daha küçük bir alana sığabileceğini gösterdik kendilerine. 42 hektara gerek olmadığını gösterdik. Hem de öyle yüksek katlar falan olmadan yaptık bunu. Hatta 'Bu projenizi biz yapalım' da dedik. 60 hektar olsun hiç olmazsa kampüs alanı dedik, aslında bu bile yetersiz böyle bir kampüs için ama bunu da söyledik. Sonuç olarak 750 konut yapılacak iddiası sürdü. 

"9 BİN KONUTUN 750'SİNİ VERİN"

Ya bu yaptığınız 9 bin konuttan 750’sini verin insanlara. 540 hektarlık kentsel dönüşüm alanının 74,5 hektarında insanları dönüşüm yapılan alandan alıp orada oturtacak, dönüşümün ardından tekrar evlerini vereceklerdi. Rezerv alan olarak kullanacaklardı.  Bu 74,5 hektara bir plan yaptılar itiraz etmemek mümkün değil. Yeşil alan 0.73 metrekare insan başı. İmar planında tavsiye edilen rakam 10 metrekare. Biz sürü başka problem de var. Dolayısıyla bu planları da hayata geçemeyince 9 bin konutun bir kısmını sattılar, bir kısmını da lojman yaptılar. 750 kişi hala orada ‘Hak, hukuk’ mücadelesi veriyor. Buna gerek var mıydı? Neden buraya kadar sürüklendi bu konu, sorun çeşitli şekillerde çözülebilecek bir sorundu. Özellikle işlendi bu konu.

 "BİZ DAR GELİRLİLERİN YANINDAYIZ"

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bugün bu planlara itiraz etmesi çok doğal değil mi, biz tutarlı olmaya çalışıyoruz. Bu alanın kampüs alanı olarak yetersiz olduğunu görüyoruz. Üniversitenin kaç tane fakülte açacağı ortada, buna göre düşünülmez mi her şey. Bugünü kurtarmak mıdır bütün amaç! Biz dar gelirlilere  neden karşı olalım, biz onların yanındayız. Onları dar gelirli olmaktan kurtarmak amacımız.