YEREL YÖNETİMLER

Vali Elban İzmir İş dünyasına seslendi: İhracat yeterli miktarda değil!

Abone Ol

GÜNDEME BAKIŞ - “Türk Standartları Enstitüsü Sektör Buluşmaları İzmir Toplantısı”, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası iş birliğiyle İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. 

Toplantıya, İzmir Valisi Süleyman Elban, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Korkmaz, EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir İş Dünyası temsilcileri, TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin katılım gösterdi. 

VALİ ELBAN: İZMİR’İN GEÇEN SENEKİ İHRACAT MİKTARI YETERLİ DEĞİL

İzmir’in yeni Valisi Süleyman Elban ise makam dışında görevinin ilk toplantısına İZTO’da katıldığını belirtti. Elban açıklamalarının devamında, “Valilik olarak vatandaşa sunduğumuz hizmetin standardının yükselmesi için elimizden geleni yapacağız. Göreve başladığımızdan bugüne kadar şehrimiz hakkında bilgi almaya çalışıyoruz. İzmir Ege’nin incisi. Farklı bir duruşu olan ve farklı bir potansiyeli var. Sanayi, ticaret ve tarım potansiyeli olduğunu ilk elden tespit ettiğimi söyleyebilirim. Bulunduğu noktadan daha iyi noktalara gelmesi için var gücümüzle çalışacağız. Müşteri memnuniyeti olması çok önemli. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki. Dünyanın her tür ürünü tüketicinin bilinç düzeyi ile rahatlıkla denetleme ve değerlendirme şansına sahip. Sadece kendi ülkemizdeki standartlar değil aynı zamanda potansiyelimiz, dünyada standartları ürünü üretirsek ancak rekabet edebiliriz. TSE standartlarını tutturmak ancak Dünya standartlarını hedeflemek zorundayız. Artık klasik sistemlerle rekabet yapmak ve ayakta durma şansı kalmadı. Yeni üretim ve yeni yaşam biçimlerine geçmek zorundayız hem kaliteli hem ucuz hem de zamanında üretmek ve nihai tüketiciye ulaştırmak zorundayız. İhracatı artırmak için ürün standartımız, kullandığımız teknolojiyi ve katma değeri yüksek bir standarta ulaşmak zorundayız. İzmir’in geçen seneki ihracat miktarı yeterli değil. Her yatırımda katma değerli yatırımlara yatırım yapmak zorundayız. Üretim yapılacak yerlerin temini ruhsat ve iznini kolaylaştırıcı olmak zorunda. Keyfi tutumlar, pazara girişi geciktiriyor. Önümüzdeki günlerde iş dünyasıyla birlikte beraber çalışmak ve netice elde etmek arzusundayız. İzmir’in potansiyelini de görerek amaca hizmet noktasında katkı olacağını düşünüyorum” dedi. 

TEST MERKEZİ KURULMALI

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener,  iş dünyası olarak ürün standardı konusunda her kesimin aktif rol oynaması gerektiğini vurgulayarak “Dünyada üretim ve ticaretin dönüştüğü bir dönemden geçiyoruz.  Bu dönüşüm, tüm kurum ve kuruluşların üretim yaklaşımlarını ve yönetim politikalarını yeni duruma göre biçimlendirmelerini zorunlu kılıyor. Bu noktada, küresel standartlara uyum ve uluslararası normları yakalama konusunda TSE’nin öncülüğünü önemsiyoruz. Küresel standartlar yeniden belirlenirken bizlerin de iş dünyası olarak bu süreçte aktif görev alması gerektiğine inanıyorum. Aynı zamanda, ülkemizdeki üretim altyapısını da yeni standartlara göre tasarlamakta üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmemiz gerekiyor. Çok sektörlü yapısı ve gelişmiş sanayi ağıyla, dünyanın dört bir yanına ihracat yapan güçlü bir ekonomiye sahip olan İzmirimizin bu dönüşüm sürecinde öncü rol oynamasını sağlamak da bizlerin bu çabasıyla mümkün olacaktır. İş dünyası olarak; üretimde kalitenin sağlanması ve sektörel rekabet gücünün artırılmasına zemin oluşturan belgelendirme ve test çalışmalarının kentimizde akredite laboratuvarlar tarafından yapılması üreticilerimiz açısından zamandan ve maliyetten tasarruf sağlayacaktır. Bu doğrultuda, İzmir Ekonomi Üniversitemiz yürütücülüğünde, Odamız ve İzmir Bilimpark A.Ş. ortaklığında hayata geçirilen Teknotest Laboratuvarımızın, Elektrik/Elektronik, Otomotiv, Makine, Aydınlatma, Medikal gibi pek çok farklı sektöre hizmet veriyor. Buna ek olarak; yeni gelişen ileri teknolojiler başta olmak üzere gıda, kimya, madencilik, kuyumculuk gibi ihtiyaç duyulan sektörlerde hizmet verebilecek bir test merkezi kurulmasının faydalı olacağını düşünüyoruz” dedi. 

DENETİMLER İKİ AYI BULABİLİYOR

İZTO ile TSE arasında verimli bir işbirliği olduğunu vurgulayan Özgener, yapılan başvurularda dosya denetim işlemleri konusunda aksamalar olduğuna işaret ederek ”Odamız ve TSE arasındaki verimli işbirliği sayesinde üyelerimizden TSE ile ilgili gelen konuları birlikte çözme imkânına sahip oluyoruz. Olumlu yaklaşımları ve her daim iletişime açık yapıları nedeniyle başta değerli başkan olmak üzere TSE yetkililerine huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Bu toplantıya hazırlanırken, üyelerimize TSE ile ilgili görüş ve beklentilerini sorarak hazırladığımız beklenti dosyamızı ilettik. Ancak ben yine de özellikle birkaç konuyu vurgulayarak, çözüm önerilerimizi paylaşmak istiyorum. Son zamanlarda Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) üzerinden başvuruların büyük bir bölümünün TSE denetimine yönlendirildiği ve denetim süreçlerinin uzun sürmesi nedeniyle zaman ve maliyet kaybı yaşandığı üyelerimizce dile getirilen konular arasında yer alıyor. TSE denetimlerinin bölgesellikten çıkartılması uygulamasıyla, dosyaların teknik incelemelerinin Türkiye geneline dağıtılması sonucunda ortaya çıkan iletişim kopukluğu nedeniyle dosya denetim işlemleri 15 günden 1.5-2 ay süresine çıkıyor. Bunun yanında geçmişte kurumunuz tarafından deneye giden ürünlerin deney raporları bir yıl süre ile emsal olarak kabul edilirken yeni uygulamayla bu süre 6 aya düşürülüyor. Tüm bunların sonucunda limanlarda bekleme sürelerinin uzamasıyla birlikte; üyelerimiz bir yandan yüklü ardiye ve demuraj maliyetleriyle karşı karşıya kalırken, ürünlerin üretime geç dahil olmasından dolayı yurt içi tedarikte ve ihracata arzda gecikmeler yaşıyorlar. TSE denetimlerinin hızlandırılması ve mevcut denetim organizasyonunun ve uygulamaların gözden geçirilmesiyle bu sorunların aşılabileceğine inanıyoruz.  Aynı şekilde TSE denetimine tabi olan ithal ürünlerin denetimi sırasında ürünün depolandığı tarihin baz alınması üyelerimizin zaman ve maliyet kaybını önleyecektir. Fiziki olarak yapılan ithalat/ihracat denetimlerinde ise, ürünlerin denetleme, muayene, belgelendirme süreçlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla  bürokrasinin hafifletilmesi ve personel sayısının artırılması da taleplerimiz arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı. 

BÖLGESEL TSE DANIŞMA KURULU OLUŞTURULMALI

Özgener son olarak, danışma kurulu önerisinde bulunarak, “Üretim, ticaret ve kalite standartları ile ilgili tüm konularda kamu-özel sektör iletişimini güçlendirerek işbirliği yapmanın önemine inanıyoruz. Bu kapsamda, TSE Ege Bölge Koordinatörlüğünde İzmir'de iş dünyasını temsil eden Sivil Toplum Kuruluşlarının ve ilgili tarafların karşılıklı görüş alışverişinde bulunması amacıyla bölgesel olarak bir TSE Danışma Kurulu oluşturulması konusundaki önerimizi paylaşmak istiyoruz” dedi. 

ENDER YORGANCILAR’DAN AVRUPA ÖRNEĞİ

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise standart konusunun önemine dikkat çeken bir konuşma yaparak “İnsanı, toplumu, çevreyi gözeten bir anlayış, güvenilir ürün, güvenilir hizmet sürdürülebilir gelecek için önemsenmesi gereken, standartlar konusu, sanayi ve ticaret açısından daha kritik bir değere sahiptir. Bu nedenle, TSE’nin görevleri arasında yer alan ‘standardlara uygun ve kaliteli üretimi teşvik edecek çalışmalar yapmak ve bunlarla ilgili belgeleri düzenlemek’ konusunu çok önemsiyoruz. Biliyoruz ki, her yeni teknoloji ile yeni ürünler ortaya çıkmakta, uluslararası standartlar değişmektedir. Bu anlamda, TSE’nin çalışmaları, yön göstericiliği, destekleri çok kıymetlidir. İşletmelerimiz için standartların, teknik olarak ürünü yakından tanıma ve geliştirme fırsatı yarattığı için AR-GE kültürünün gelişmesine de ciddi etkileri olduğu inancındayım. Bu da, önce ürüne, sonra üretime, firmaya ve ülke ekonomisine ekonomik bir kazanım anlamına gelmektedir. Zira, yapılan çalışmalarda, standart kullanımının Avrupa gayrisafi yurtiçi hasılasını yüzde 1 artırdığı, genel olarak firmaların satışlarına binde 5 ile yüzde 5 aralığında olumlu katkı yaptığı, işgücü verimliliğini olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır” dedi 

KÜRESEL TİCARETLER DOĞRUDAN ETKİLENİYOR

Günümüzde rekabetin zorlaştığı, uluslararası ticarette beklenilen standartlarda üretim yapabilmenin rekabet avantajı sağladığını kaydeden Yorgancılar, “O nedenle, standartlara uygun üretim yapabilmek; ortak bir dilde buluşmak ve anlaşmak gibidir. Küresel ticaretin çok büyük bir bölümü doğrudan standartlardan etkilenmektedir. Standartlar ticaretin artmasını destekler. Şartlar çok net olduğu için üreticiler ve tüketiciler açısından yol gösterici ve bir güven unsurudur. Eğer ki, ürün standardı ile ilgili herhangi bir sorun yaşanıyorsa, bilirsiniz ki, küresel pazarda yer edinemezsiniz. Pazarın talep ettiği standartları sağladığınızda da, ürünü satabilmek çok daha kolaylaşır. İşletmelerimiz için durum böyleyken, Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, üyelerimizden bağımsız olarak kurumsal gelişimimiz açısından standartları çok önemseyen ve bunun da gereklerini yaparak öncü olan bir Oda olduğumuzun da altını çizmek isterim. Bu kapsamda; 1995 yılında ISO 9000 Kalite Sistemi’ni benimseyen ilk Odayız. 2011 yılında 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi ve 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi’ni hayata geçiren ilk 5 Odadan biriyiz. Uluslararası Akredite Olmuş ilk Odalardan biriyiz. 2016 yılında ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği belgesini aldık. Dolayısıyla, standardizasyonun kurumsal gelişime kattığı faydalara da yakından tanığız” ifadelerine yer verdi. 

4 TALEBİ SIRALADI

Yorgancılar açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı:

Firmalarımız açısından alınan belgelerin önemi kadar, belgeleri temin edebilmek de ayrı bir öneme sahiptir ve bu sürecin zorlu olmasını, ne siz ne de biz isteriz. Ancak, maliyetler konusu ciddi bir engel olarak önümüzde durmaktadır. Standartlara uyumu yavaşlattığı kanaatindeyim.

Çünkü, takdim edeceğimiz dosyada da yer aldığı gibi, üyelerimiz özellikle;

-TSE belgelendirme süreçlerinin çok uzun sürdüğü,

-Belgelendirmeden, muayene ve markaya kadar ücretlerin çok yüksek kaldığı,

-TSE tarafında yapılamayan dış laboratuvarlarda yaptırmak durumunda kalınan testlerin, en az 4 yıllık periyotta sadece 1 kez yapılması gerektiği,

-Laboratuvar sayısının yetersiz kaldığı gibi konulara öncelik verilmesini bizden talep etmektedir. 

KORKMAZ: TSE VAZGEÇİLMEZ YOL GÖSTERİCİ

İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Korkmaz ise TSE’nin yol gösterici bir misyonunun olduğuna vurgu yaparak “Dünya değişiyor, rekabet artıyor ve artık sadece üretmek yetmiyor. Daha hızlı üretmek, kaliteli üretmek, verimliliği ve ürün standartlarını korumak gerekiyor. Bunu başarabilmek için de hem çalışma hayatındaki kuralların hem de ürünün kalitesini belirleyen şartların kontrol edilebilir, ölçülebilir, denetlenebilir olması bir zorunluluk.Türk Standartları Enstitüsü, kurulduğu 1954 yılından bu yana yürüdüğümüz yolda bize rehberlik ediyor.Enstitü tarafından belirlenmiş kurallar dâhilinde ürün ve hizmet üretilmesi bir taraftan firmalar arasında haksız rekabeti önlerken, diğer taraftan tüketiciler için de önemli bir güven unsuru oluşturuyor.TSE belgesine sahip olmak, güvenilir bir marka veya kurum olarak öne çıkmayı sağlayan en önemli unsurlardan. TSE Belgemiz varsa;Sunulan hizmetin daha kaliteli ve güvenli olduğunu, Şirketlerin ve kurumların kalifiyeli eleman yetiştirmesine olan katkısını, Kaliteden ödün vermeyen bir işletme haline gelmemiz konusunda yol göstericiliğini, Standartlara uygun ürünlerin piyasada dolaşmasını, Toplum içerisinde kaliteli ürün bilincinin artmasını, Müşteri ve üye memnuniyetini sağlamış oluruz.Özetle; TSE aslında vazgeçilmez bir yol göstericidir bizler için” açıklamasını yaptı. 

TSE YENİ BAKIŞ AÇILARI KAZANDIRIYOR

Korkmaz TSE’nin yürüttüğü faaliyetlerin İzmir Ticaret Borsası’na katkı sunduğunu kaydederek, “Borsa olarak, Türk Standartları Enstitüsü ile 2008 senesinde 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgelendirmesi ile başlayan yolculuğumuz 2016 yılında 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sisteminin dâhil edilmesi, pandemi döneminde Covid-19 Güvenli Hizmet Belgelendirmesi, 2022 senesinde de 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgelendirmesi ve tüm belgelerimizin devamlılığının sağlanması ile sürüyor. TSE’nin yürütmüş olduğu faaliyetler, Borsamız hizmetlerinin gelişimine de önemli katkıda bulunuyor. Borsacılık faaliyetlerimizi geliştirmede ihtiyaç duyulan güncel yönetim stratejilerine yönelik risk yönetimi, veri analizleri, üye ve çalışan memnuniyet düzeyleri, atık yönetimi ve sürdürülebilirlik hedefleri gibi önemli noktalarda gerek eğitim gerekse etkin ve verimli belgelendirme ve gözetim denetimleri ile bizlere yeni bakış açıları kazandırıyor. Biz Borsa Yönetimi olarak aslında her TSE Denetim sürecini aynı zamanda bizler için kıymetli bir eğitim süreci olarak da değerlendiriyoruz. Borsamız yönetim sistemlerine dâhil olan standartlarda ve yeni sistem belgelendirmelerinde bizim için oldukça önemli bir paydaş olan TSE, ülkemizde de üretim ve hizmet sektörlerinde kalite, verimlilik ve sürdürülebilirlik faktörlerinin standardize edilmesi ve sürekli iyileştirilmesinde önemli bir değer” şeklinde konuştu.

ŞAHİN: MİLLİ VE KÖKLÜ KURUMUZ

TSE’nin köklü bir kurum olduğunu belirten Başkan Şahin, “Türk Standardları Enstitüsü, kuruluşundan itibaren Ülkemizin rekabet gücünü artırmak, ulusal ve uluslararası düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun yaşam düzeyini yükseltmek amacıyla, standardizasyon ve uygunluk değerlendirme faaliyetlerini tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir bir şekilde sürdürmektedir. Enstitümüzün sanayimizin gelişmesine yönelik hizmetleri, çeşitlilik arz etmekle birlikte en temel faaliyeti standardizasyon çalışmalarındaki koordinasyon rolüdür. TSE, ülkemiz sanayisinin gelişmesine yönelik faaliyetleri ile piyasayı dengelemesinin yanında, güncel ihtiyaçlara karşılık hazırlanan standartlarla ürün ve hizmetlerin şartlarının belirlenmesinde, ekonomimiz için stratejik öneme haiz milli ve köklü bir kurumdur” dedi

YENİLİKÇİ MAL VE HİZMETLERİN ÜRETİLMESİNE ZEMİN HAZIRLIYORUZ

Ülkenin küresel pazarda güçlü olabilmek için bölgesel ve uluslararası standardizasyon kuruluşlarında etkin olarak yer almak gerektiğini ifade eden Şahin, “Enstitümüz, İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsünün kurulmasına öncülük etmiş, Türki Cumhuriyetlerde standardizasyon teşkilatlarının tek çatı altında toplanmasını sağlamış, dünyanın birçok ülkesindeki kuruluşlarla kurduğu güçlü iş ilişkileriyle, sanayicilerimizin yaşayabileceği olası teknik engelleri bertaraf etmiştir. Diğer yandan ise, kamunun ve iş dünyasının, uygunluk değerlendirme alanında ihtiyaç duyduğu tüm sertifikasyon, belgelendirme, muayene-gözetim ve test hizmetlerini gerçekleştirmektedir. Ülkemizin küresel pazarda güçlü olabilmesinin anahtarı, bölgesel ve uluslararası standardizasyon kuruluşlarında etkin olarak yer alabilmesinden geçmektedir. Asli görevimiz olan standardizasyon çalışmalarında; Türkiye’nin sadece standartlara uyum sağlayan bir ülke değil, standartları belirleyen ülke konumuna gelmesi yönünde, adımlar atmakta ve hedeflerimizi bu yönde belirlemekteyiz. Bu önemli hedeflere ancak paydaşlarımızla birlikte ulaşabileceğimiz gerçeğinin bilincinde olarak, sizlere birlikte hareket etme çağrımızı da bu vesile ile ifade etmek isterim. Türk Standartları Enstitüsü olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın hedef olarak belirlediği  ‘yüksek katma değerli üretim’, ‘sanayide verimlilik artışı ve ‘dijital dönüşüm’  alanlarında standardizasyon ve uygunluk değerlendirme hizmetleri ile yenilikçi mal ya da hizmetlerin üretilmesine zemin hazırlıyoruz. İş dünyamızın ihtiyaçları ve beklentileri doğrultusunda 11 şehrimizde, 17 farklı yerleşkede 23 deney ve 3 kalibrasyon, 184 ihtisas laboratuvarlarıyla ulusal ve uluslararası akreditasyona sahip bir şekilde hizmet sunuyoruz” dedi. 

ÜRÜN GÜVENLİĞİ DENETİMİ GETİRİLDİ

Enstitünün 180 hizmet kalemi ile faaliyetlerini sürdürdüğünü belirten Şahin “Enstitünün geleneksel faaliyet portföyü haricinde, 2015-2023 arası dönem boyunca yeni geliştirilen/kapsamı genişletilen hizmet alanlarında, başta Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP), BOTAŞ Kuzey Marmara Doğalgaz Depolama Tesisi, Nükleer Malzeme Onay Kuruluşu, TS EN 50600 standart serisi kapsamında Veri Merkezi Belgelendirilmesi, TS 13741:2017  standardı kapsamında madencilik sektöründe iş sağlığı ve güvenliğinin geliştirilmesi, Helal Turizm Uygunluk Değerlendirme,  TS EN ISO 56002:2021 Yenilikçilik/ İnnovasyon Yönetim Sistemi, Güvenli Yeşil OSB belgelendirmesi gibi projelerde üstlendiği 180 hizmet kalemi ile faaliyetlerini sürdürmektedir.

Türk Standardları Enstitüsü son dönemde genişlettiği sanayi ve üretim odaklı hizmetlerinin yanında ülke ekonomisi, üretimde rekabet ve en önemlisi can ve mal güvenliği için kritik öneme sahip “Ürün Güvenliği” hususunda da hizmetlerini Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği Denetim faaliyetleri kapsamında geliştirmiştir. İthalat öncesi ve sırası uygunluk değerlendirme ile ülkemize giren ithal ürünlerin, piyasa gözetim ve denetim faaliyetlerindeki katkısı ile ülke pazarında satışa sunulan ürünlerin Ürün Güvenliği kapsamında deney ve muayene hizmetlerinde aktif rol almaktadır. Vatandaşlarımızın Güvenli ürünlere ulaşımı için TSE tarafından geçtiğimiz yıl, ithalat konusunda yaklaşık 45 bin denetim gerçekleştirilmiştir. Bu sayede ithalat denetimleriyle standartlara uygun olmayan 5 bin149 ürünün ülkemize girişi engellenmiştir” şeklinde konuştu.

6 AYDA 50 BİN DENEY RAPORU

Türk Standardları Enstitüsü’nün, Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde yürürlüğe konulacak Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında birçok yeni hizmeti devreye aldığını vurgulayan Şahin, “2013 yılından bu yana, kuruluşların hazırladığı emisyon raporlarını bağımsız bir değerlendirmeye tabi tutarak, doğrulama hizmeti veren TSE, ayrıca, sera gazı emisyonlarının hesaplanması konusunda eğitimler düzenleyerek işletmelerin teknik kapasitelerinin artırılmasına yönelik çalışmalar yürütmektedir. İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik ile ilgili gerçekçi ve somut planlar sunarak, yenilikçi çözümler ile işletmelerin önünü açmaya yönelik, Sürdürülebilir Dönüşüm Programı başlatmış ve iş dünyamızın bu süreçte ihtiyaç duyabileceği; yeşil OSB sertifikasyonu, çevre etiketi ve atık yönetimi, elektrikli araç ve şarj altyapıları başta olmak her türlü hizmeti vermeye hazır hale gelmiştir.2023 yılı ilk 6 ayında yaklaşık 50 bin deney raporu ve kalibrasyon sertifikası ile üreticilerimizin standartlara uygun ürün üretimi ve Ar-Ge, Ür-Ge yapmalarına katkıda bulunduk. Standartları belirleyen ülke yolundaki adımlarımızın sonucu olarak geçtiğimiz yıl 2 bin 316 standart yayımladık. 20 bin ürün belgesi, 9 bin yönetim sistemi belgesi, 30 bin hizmet yeri belgesi, 20 bin eğitim sertifikası düzenledik” açıklamasını yaptı. 

YURTDIŞINA BAĞIMLILIKTAN KURTULDUK

Hizmet ağının yaygınlaştırıldığını kaydeden Şahin, “Ülkemizin gururu Togg’un Araç Tip Onay Test süreçlerini, prototip aracın hazırlanması, ön testler ile tip testleri, dokümantasyonu ve belgelendirme çalışmalarını yürüttük. Togg başta olmak üzere ülkemizde elektrikli araç şarj ekosisteminin güçlendirilmesi için teknik çalışmaların öncü adımlarından biri olan “Elektrikli Araçlar ve Elektrikli Araç Şarj Sistemleri-Temel Terimler ve Tanımlar” ile “Elektrikli Araç Şarj Üniteleri ve İstasyonları-Kurulum ve Güvenlik Gerekleri” standartlarını yayımladık. Bu standartlar, ülkemizde elektrikli araçlara yönelik ekosistem ile altyapı ve yan sanayinin hızlı bir biçimde oluşumuna katkı sunuyor.Demiryolu araç ve hatlarında tip onay belgelendirmesi bağımsız emniyet değerlendirme kuruluşu yetkisi aldık.Yetkilendirme ile TÜRASAŞ imalatı Milli Elektrikli Tren Setinin Ulusal Yeterlilik Onayını verdik. Bu hizmetimiz ile bu alanda yurt dışına bağımlılıktan kurtulduk.Belgelendirme hizmetlerimiz, ulusal ve uluslararası standartlara göre yürütülmekte olup, Uluslararası belgelendirme kuruluşlarının gözetiminde, TSE tarafından verilen belgeler Avrupa’da ve tüm dünyada tanınmaktadır.Sanayicilerimize ulusal ve uluslararası akreditasyon çerçevesinde faaliyetlerini sürdüren TSE, Ankara Temelli ’de 90 bin metrekarelik alanda inşası devam eden Kalite Kampüsü ile Enstitümüzün kapasitesini daha da büyütecek ve yakın coğrafyadaki kuruluşlara da hizmet sunacaktır.Türkiye’nin kalite üssü olacak kampüs; teknolojik bilginin ülkemize transferi, stratejik sermayenin yurt içinde kalması, ekonomimizin sürdürülebilir bir biçimde güçlenmesi ve insan kaynağının yetkinleştirilmesi gibi kazanımlar sağlayacaktır.Son teknolojilerle donatılmış laboratuvarlarıyla TSE Kalite Kampüsü sayesinde sanayicilerimiz artık her türlü testi ülkemizde yapabilecek ve dışa bağımlılığımız en aza indirilecektir. Verimliliğin ve sürdürülebilir ekonominin lokomotiflerinden biri olacak TSE Kalite Kampüsü, Türkiye sanayisinin gücüne güç katacaktır.Türkiye yüzyılı yolunda; sanayimizi güçlendirecek, toplumsal refahımızı artıracak çalışmalar en temel önceliğimizdir.İş dünyamızın talepleri ve sanayideki gelişmeler doğrultusunda hizmet çeşitliliğimizi artırıyor, hizmet ağımızı da yaygınlaştırıyoruz” dedi.