Selçuk'un 8 kilometre doğusunda yer alan Şirince köyü, doğası, temiz havası, korunmuş mimarisi, tarihe tanıklık eden cumbalı beyaz Rum evleriyle turistlerin ilgi odağı oluyor. Maya Takvimi'ne göre kıyametin kopacağı 21 Aralık 2012 tarihinde, kıyametten etkilenmeyeceğine inanıldığı için adını dünyaya duyuran Şirince, şehrin stresi ve gürültüsünden uzaklaşıp, doğayla baş başa kalmak isteyenlere kucak açıyor. Bağcılık, zeytincilik ve şarap üretimiyle bilinen Şirince, sonbahar güzelliğiyle ilgi çekerken, fotoğraf tutkunlarına doğal fon sunuyor. Şirince'ye sonbaharda gelenler, köy manzarası karşısında kahvelerini yudumlamanın keyfini çıkarıyor.
ŞİRİNCE'DE 2 TARİHİ KİLİSE BULUNUYOR
Eğimli araziye kurulu köyde, paralel olarak dizilen evler sıralı bir görüntü sunuyor. 19'uncu yüzyılda yapılan Aziz John Baptist ve Aziz Dimitrios kiliseleri, köyün önemli tarihi yapıları arasında yer alıyor. Şirince'ye gelen turistler, Aziz John Baptist Kilisesi'nin yanındaki dilek havuzuna para atıp, dilek tutmadan köyden ayrılmıyor. Köydeki dükkanlar ve tarihi çeşmeler de dikkat çekiyor. Çarşıda köylülerin kekik, nane, baş, reçel, hediyelik eşya gibi ürünlerini sattığı küçük tezgahlarda ne ararsanız bulunuyor. Ziyaretçiler, çarşıda bulunan kahvelerde kumda pişirilerek yapılan kahvelere yoğun ilgi gösteriyor.
ESKİ ADI ÇİRKİNCE
Eski kaynaklarda 'Dağdaki Efes' adı ile anılan köklü bir geçmişe sahip olan Şirince köyünün kuruluşu hakkında farklı rivayetler bulunuyor. Bir kaynağa göre Şirince'nin kuruluşu, Beylikler Dönemi'ne rastlıyor. Rivayete göre, derebeyinin yanında çalışan köylülerden bir grup, azat edilmelerini ve kendilerine bugünkü Şirince köyü ile çevresinin verilmesini istiyor. Derebeyinin 'Yerleşeceğiniz yer güzel mi' sorusuna yanıt 'Çirkincedir' oluyor. Derebey de 'Köyünüzün adı 'Çirkince olsun' der ve azat edilen köylüler tarafından Şirince kuruluyor. Şirince eski adıyla Çirkince, 19'uncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altında Rum nüfustan oluşan 1800 haneli bir köy olarak faaliyet gösteriyor.
9 EYLÜL'DEN SONRA RUM KÖYLÜLER GÖÇ EDİYOR
9 Eylül 1922'de İzmir'in düşmandan kurtarılmasından sonra daha önce bu yörede yaşayan Rum köylülerin çoğu, Yunanistan'a göç ediyor. 1924 göçmen mübadelesi ile Yunanistan'dan gelen Türk ailelerin Çirkince'ye yerleştirilmeleri ile köy yeniden canlanmaya başlıyor. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Çirkince'yi ziyarete gelen zamanın İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa, bu güzel köyün 'Çirkince' adını alamayacak kadar güzel olduğunu, o günden sonra Şirince olarak adlandırılmasını istiyor. O günden sonra Şirince olarak anılan köy, korunmuş mimari güzelliği ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.
'ÇOK GÜZEL BİR YER’
Şirince'ye arkadaşlarıyla gezmeye Aydın'dan gelen Kardelen Gelgeç (21) 'Aydın dışına çıkalım' diyerek geldik. İlk aklımıza gelen yer, Şirince'ydi. Genel olarak çok güzel, yeşil bir yer, halkı çok sıcak dedi. Gelgeç, yazın ve ilkbaharda da Şirince'nin çok güzel olacağını düşündüğünü belirtip, Şu anda da yapraklar dökülüyor. Onun ayrı bir güzelliği var. Bana çok tatlı geldi dedi. Sıla Çetinol (20) da Arkadaşlarımla Aydın'dan geldik. Buraya sürekli gelmek istiyorduk. Çok güzel bir yer. Sabah havası biraz serindi, öğlen gayet güzel diye konuştu. Şirince'nin eski adının Çirkince olduğunu daha önce duymadığını belirten Çetinol, Hiç öyle değil, çok güzel bir yer dedi.(DHA)