Hale Halime Erdoğan / GÜNDEME BAKIŞ - Genel ve yerel seçimleri geride bırakan Türkiye'de, siyasette normalleşme süreci başladı. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamı, enflasyon ve geçim sıkıntısı nedeniyle siyasi partilerin birbirleriyle uğraşmak yerine halkın öncelikli sorunlarına çözüm üretmeye odaklanması gerektiğini düşünenler normalle sürecinden memnun ancak CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı başta olmak üzere normalleşmeden rahatsız olan bir kesim de mevcut. CHP'de Genel Başkan Özgür Özel'e "savaş" açanlar normalleşmenin CHP'nin oylarını düşürdüğünü CHP'nin Lideri Özel ise partinin sokağın gündeminden kopmaması gerektiğini, sokağın gündeminin yoksulluk olduğunu ve CHP'nin Türkiye'nin birinci partisi olduğunu söylüyor. 

AK PARTİ “DERSİMİZİ ALDIK” DİYOR

Hükümet kanadında ise yerel seçim sonuçlarından gerekli dersi aldığını anlatan AK Parti, ekonomi programının öngörüldüğü şekilde işlediğini, 2026 itibarıyla ekonomideki iyileşmenin vatandaşın cebine yansıyacağını ve dolayısıyla iktidarını korumakta iddialı olduğunu dile getiriyor. 

MHP VE İYİ PARTİ’DE İPLER GERİLDİ

Hükümet ortaklarından MHP ise, son olarak Lideri Devlet Bahçeli'nin Öcalan çağrısı ile gündeme geldi. Bahçeli'nin çağrısının ardından İYİ Parti'yle yaşanan sert polemikler kamuoyunda yer aldı. DEM Parti, Bahçeli'nin açıklamalarından en çok rahatsız olan siyasi partiydi ve bu durum Bahçeli'nin söylemlerinin çizgisinde, amacı dahilinde olduğuna dair yorumları güçlendirdi. 

DEM, ZAFER VE ANAHTAR PARTİ’NİN ETKİSİ NASIL OLACAK?

Türkiye'nin hareketli siyasi konjonktüründe AK Parti mi yoksa CHP mi birinci parti, MHP, DEM ve İYİ Parti oylarını koruyor mu? Zafer Partisi ve Yavuz Ağıralioğlu'nun kurduğu Anahtar Parti'nin siyasi camiaya etkisi nedir,  Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun tek tek değerlendirdi. 

“BİRİNCİLİK CHP VE AKP ARASINDA DEĞİŞİYOR”

Yapılan kamuoyu araştırmalarında AK Parti ve CHP’nin ipi göğüslediğini anlatan Prof. Dr. Tosun, “CHP’nin son kamuoyu araştırmalarındaki oy  performansı farklı şekilde çıkıyor ama en kötü kamuoyu araştırmasında dahi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin maksimum 1-2 puan gerisinde kalıyor. Yani ciddi anlamda AKP’nin altında bir oy almıyor ama yerel seçimi dikkate aldığımızda, yerel seçimde ulaşmış olduğu yüzde 35-36 civarındaki oyun da altında. Dün SONAR’ın bir araştırması vardı, orada da CHP yüzde 34 görünüyor. Bu araştırma sonuçlarını dikkate alarak ‘CHP’de gerileme var’ diye bir değerlendirme yapmak bilimsel değil. Çünkü araştırmadan araştırmaya birkaç puanlık fark oluyor ve bu birkaç puan araştırmaların hata payı içinde. Yerel seçimde aldığı oyun altında olma ihtimali var, onun da temel sebebi genel ve yerel seçimde seçmenin oy verme dinamiklerinin farklı olması. Aday faktörü devreye girer yerel seçimlerde. Bu açıdan ciddi bir oy gerilemesi söz konusu değil, yüzde 30 ila 32 bandında görülüyor” dedi.

“SALICI PARTİ YÖNETİMİNDEYKEN SIKÇA ARAŞTIRMA YAPILIYORDU”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığındaki CHP’de MYK üyesi olan ve Örgüt ve Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yapan, İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın açıklamalarını yorumlayan Prof. Dr. Tosun, “Tabi ki kamuoyu araştırmalarına bakarak CHP’nin performansını tek başına değerlendirmek mümkün değil ama Oğuz Kaan Salıcı’nın parti yönetiminde olduğu zaman da kamuoyu araştırmaları çok fazlasıyla yapılıyordu. Parti önünü görmek için bu araştırmalara ihtiyaç duyar. Bu açıdan Sayın Salıcı’nın açıklamaları doğru bir değerlendirme değil. Kamuoyu araştırmaları siyasi partilerin bugün ve gelecekteki durumuna ilişkin yön çizer” ifadelerini kullandı.

“PARTİ İÇİ TARTIŞMALAR OYU DÜŞÜRÜYOR”

CHP Lideri Özgür Özel’in “sokağın gündemi” açıklamasını hatırlatan Tosun, “CHP’nin bu tür parti içi tartışmalarla vakit harcama lüksü yok. Parti içi çelişkiler, tartışmalar ne zaman devreye girse bir şekilde kamuoyu etkileniyor ve CHP açısından az da olsa oy kaybına yol açıyor. Partinin Türkiye’nin temel meseleleri ne ise ona odaklanması gerekiyor, burada da ekonomi, gelir dağılımındaki adaletsizlik, kriz var. CHP’nin ajandasında bunları öne çekmesi gerekiyor. ‘Normalleşme oy düşüşüne neden oldu’ gibi değerlendirmelerin de çok ihtiyatlı söylenmesi gerekiyor. Normalleşmeye olumlu bakan her 2 seçmenden 1’i. Normalleşme, siyasi kutuplaşmanın yumuşaması anlamında önemli ve değerli. Tabi bunun da bir sınırı var, abartılmaması gerekir. Sadık CHP kitlesinde kutuplaşma nedeniyle yüksek Cumhur İttifakı karşıtlığı olduğu için abartıldığı takdirde normalleşmeye bu kitle olumlu bakmayabilir” açıklamasında bulundu.

“MHP OYUNU KORUYOR”

MHP’nin oyunu koruduğunu ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Öcalan” açıklamasının PKK terör örgütünü bitirme hedefiyle söylendiğini anlatan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, “MHP açısından bakıldığında kamuoyu araştırmalarında kendi oy gücünü üç  aşağı beş yukarı koruyor. Çünkü MHP seçmeninde, ideoloji ve parti liderine sadakat yani doktrin, lider, teşkilat esasına dayandığı için politika önermeleri çok fazla durumu etkilemiyor. Devlet Bahçeli Bey’in parlamentodaki söylemine baktığımızda, AKP’nin geçmişteki çözüm sürecine olan tepkiyle karşılaştırıldığında milliyetçi bir partinin liderinden böyle bir öneri geldi. O öneride de PKK terör örgütünün lağvedilmesi temelli bir çağrı var zaten. Öcalan’a af çıkması gibi bir durum değil o çağrıdaki. Umut Hakkı; Uluslararası Hukuk, Avrupa Birliği Hukuku, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına istinaden geliştirilmiş olan bir kavram. Bu açıdan kendi tabanından bir tepkiye yol açmadı” dedi.

“BAHÇELİ PKK’NIN LAĞVEDİLMESİ TEMELLİ BİR ÇAĞRI YAPTI”

“Devlet Bey PKK terörünün sona erdirilmesi için böyle bir çıkış yaptı” diyen Tosun, “Bu çıkış Recep Tayyip Erdoğan Bey’den gelseydi o kadar tartışılmazdı. Çünkü geçmişte çözüm sürecinin başarıya ulaşmamış olması durumu var.  MHP ise milliyetçi bir parti, PKK terörünü sona erdirmek için böyle bir öneri geliştiriyor. Çoğu siyasi parti de İYİ Parti başta olmak üzere tepki verdi ama burada önemli olan bu sürecin parlamento içinde yönetilip yönetilememesi noktasında bir ses çıkmadı.  O açıdan da bir belirsizlik vardı, şu anda ise bu gündem Türkiye’nin arka planına gitti, başka gündemler geldi” ifadelerini kullandı.

“AK PARTİ YÜZDE 31-32 BANDINDA”

AK Parti’nin ise yerel seçimlere oranla toparlandığını ancak ekonomik sürecin yönetilememesi halinde kopuşların olacağını dile getiren Prof. Dr. Tosun, “Yerel seçimlerle genel seçimin dinamikleri farklı. Yerel seçimde belli bir oy kaybına uğradı AKP ama ondan sonraki süreçte, normalleşme süreci ve ardından yaşanan gelişmelerle birlikte bir miktar toparlandı. Bazı araştırmalarda yüzde 31-32 bandında seyrediyor. Bazı araştırmalarda birinci, bazı araştırmalarda ikinci parti. Kamu araştırmaları yapıldığı anda seçmen eğiliminin fotoğrafını çeker, hem birinci hem ikinci parti olarak gidip geliyor. Halen ekonomik kriz devam ediyor, bu ekonomik kriz önümüzdeki süreçte yönetilemezse AKP’nin kemik seçmeni dışında AKP’den çekilebilecek seçmen kitlesi var. Önümüzdeki sürecin nasıl yönetileceği çok önemli. AKP’de kemik seçmen oluşturulmuş durumda, kurumsallaşmış bir siyasi partiye dönüştü, çok güçlü bir liderlik anlayışı kurumsallaşma açısından sorunlu olsa da… Özellikle iktidar olmanın getirdiği avantajları, parti taraftarlarına bir şekilde aktarması, yansıtması güçlü tabanı koruduğu izlenimini veriyor” dedi.

“İYİ PARTİ TABANINI YİTİRMEDİ AMA BÜYÜYEMİYOR!”

İyi Parti’de bir büyümenin olmadığını aktaran Tosun, “İYİ Parti’de MHP’den ayrılan, kentli, seküler, laik seçmen nezdinde bir karşılığı var. Meral Akşener’in partiden ayrılmasından sonra tamamen tabanını yitirmediği görülüyor ama büyümüyor da! Büyüyememesinin nedenlerine bakarsak, sağında MHP var, diğer tarafta Zafer Partisi var. Zafer Partisi seküler milliyetçi seçmeni kendine çekecek söylemlerle Türkiye Siyasetinde” açıklamasında bulundu.

“ANAHTAR’IN KISA VADEDE TABAN OLUŞTURMASI KOLAY DEĞİL”

Anahtar Parti’nin kısa vadede bir taban oluşturmasının çok zor olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tosun, “Türkiye’de zaten sağ milliyetçi seçmen yaklaşık yüzde 20 civarında. MHP, İYİ Parti, Zafer Partisi var, şimdi bir de Anahtar Parti kuruldu Yavuz Ağıralioğlu tarafından. Kendisinin dün sosyal medyada ‘Bizim oyumuz yüzde 10’ diye bir açıklaması vardı ama muhafazakar sağ ya da liberal sağdan oy almıyor. Milliyetçi sağ seçmen kendi içinde bir partiden diğer partiye geçtiği için milliyetçi sağda topyekun yüksek oy alma potansiyelinin olmadığı kanaatinde değilim. Bu oy kitlesinin asli sahibi olarak MHP var, daha liberal, seküler, kentli İYİ Parti var, popülist protest milliyetçi sağ olarak Zafer Partisi var. Yani milliyetçi seçmenin Anahtar’a yönelebilmesi için diğer partilerin bir oy kaybı olması gerekir ki onu da göremiyoruz. Kısa vadede beklentilerine uygun bir taban oluşturmaları kolay değil” dedi.

  

“DEM OYUNU KORUYOR”

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun DEM Parti için ise şunları söyledi:

DEM; katı, ideolojik, Kürt Milliyetçiliği üzerinden siyaset yapan, söylem geliştiren bir parti. Araştırma sonuçlarına göre yüzde 8-9 civarında oya sahip, oy oranını koruyor. Yerel seçimde özellikle büyük kentlerde CHP adaylarına yöneldiler ama olası bir genel seçimde yine kendi partilerine dönerler. Çünkü bu seçmen ideolojik bir seçmen. DEM’in 2 tip seçmeni var, batıda kentli, seküler, genç; Güneydoğu’da ise orta yaş ve üzeri kısmen muhafazakar bir seçmen var. Muhafazakar Kürt seçmenin bir kısmı da AKP’ye gidiyor tabi ki ama gençlerin bulunduğu, ekonomik sorunlardan mustarip aynı zamanda  Kürt Milliyetçisi olan gençler, bölgede DEM’e oy veriyor. Sonuç itibariyle DEM’de ciddi anlamda bir kayıp ya da oy sıçraması araştırmalara yansımıyor. Önümüzdeki süreçte arayışların nereye varacağını görmek gerekiyor, arayışlarda bir sonuca ulaşılır ise DEM seçmeninin de bir miktar bu partiden uzaklaşması mümkün olabilir.