Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi ve İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, Grup Başkanı Özgür Özel'in ve Örsan Öymen'in, CHP Genel Başkanlığına adaylığını koyması ve İzmir İl Kongresi'nde yaptıkları açıklamaları değerlendi. 

"KILIÇDAROĞLU'NUN DEVAM ETMESİ DAHA DOĞRU"

Özel'in adaylığının kendisi için sürpriz olmadığını anlatan Nalbantoğlu, Türkiye konjonktürü ve CHP'nin içinden geçtiği bu süreçte CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile yola devam edilmesinin daha doğru olduğunu söyledi. Nalbantoğlu, "Bekliyordum, Özgür Bey zaten Genel Başkanlığa aday olacağının işaret ve sinyallerini her yerde, her konuşmasında veriyordu. Benim için sürpriz olmadı, bu konuya uzun süredir çalıştığını biliyorum. Örsan Öymen, çok değerli bir partilimiz. Ben kendisini geçmiş dönemdeki çaba, katkılarından da tanırım. Çok değerli bir insan ama bugün partimizin karşı karşıya olduğu sorunlar, yeni ekipler yaratılması konusunda sanki bu kurultayda da Sayın Genel Başkanımızın göreve devam etmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum" dedi. 

"SEÇİM BİTTİ ERTESİ GÜNÜ 'BEN GELEYİM' DEDİ"

İsmini vermeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu da eleştiren Nalbantoğlu, "CHP Genel Başkanı değişebilir mi değişebilir, Özgür Bey, Örsan Bey olur mu, olur neden olmasın ama mesele şu; değişim hangi noktalarda olacak, partimizin neye ihtiyacı var. Üye yapısıyla başlayarak, üyelerin parti ile olan ilişkisinden tutun, üye sayısı, tüzük, program, üye parti, üye - üye ilişkisi yeni baştan belki düzenlenecek. Bunların hepsi oturup konuştuktan sonra, ortak mutabakata varıp, varılan mutabakat sonucunda, 'değişiklik olmalı, bu değişim genel başkanı da kapsamalı' denilirse tamam ama bunları konuşmadan, bunların hiçbirini konuşmaya yanaşmadan Genel Başkan değişsin. Niye değişsin; seçim bitti ertesi gün bir Büyükşehir Belediye Başkanı 'Kılıçdaroğlu gitsin, ben geleyim' dedi. Gitmiyorum kardeşim, var mı bir diyeceğin. Değişimi tüm unsurlarıyla, doğru şekilde anlatırsanız bunu en iyi anlayacak Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Buna en büyük katkıyı verecek insan da Sayın Kılıçdaroğlu" ifadelerini kullandı. 

"SEN GİT BEN GELEYİM DÜNYASI YOK!"

Nalbantoğlu, Özel'in adaylığına ilişkin şunları söyledi: 

Sayın Özgür Özel en doğal hakkını kullanıyor. CHP'de üye olan, Grup Başkanlığı seviyesinde politika yapmış, göreceli olarak da olsa yeterliliğini ispatlamış bir insan olarak her partilinin genel başkan adayı olmaya hakkı var. Kimseye, sen genel başkan olma, bu hakkı nereden alıyorsun deme özgürlüğümüz yok. Bu tür hakları kullanırken, ben PM Üyesi olarak da, 12 - 13 saat süren Parti Meclisi toplantısından başlayarak, ilk defa Sayın Kılıçdaroğlu'nun kalması gerektiğini PM toplantısı dahi her yerde dile getiren bir insan olarak olanı biteni çok dikkatli izliyorum. 'Rıfat sen değerlendirmeyi yanlış yapıyor olabilir misin, konu bütün yönleriyle değerlendirilmiş ama sen kaçırmış olabilir misin' diye çok dikkatle bakıyorum. Yok, ortada sadece sen git ben geleyim var. Böyle bir dünya yok, CHP Genel Başkanlığı için hiç yok, zinhar yok.

"ÖZEL'DEN HİÇ ÖZELEŞTİRİ DUYMADIM"

Özgür Özel benim grup başkanım. Yanlış bir şey söylemek istemem ama kendi adaylığını resmen CHP Genel Merkezinde yaptığı açıklamayla kamuoyuna duyurduğu toplantı dahil olmak üzere, ben Özel'den defalarca özeleştiri yapılması konusunda uyarısını duydum. Buna bir itirazım yok ama Özgür Özel'in herhangi bir konuda özeleştiri yaptığını hiç duymadım. Yap kardeş, mikrofonda konuşuyorsun, yine özeleştiri konusunu açtın. Başla işte orada. 'Benim 8 yıldır grup başkanvekili olduğum dönemde, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olduğum dönemde...' diye başla orada... 'Şunları önerdim, ısrar ettim ama bunlar zinhar dinlenmedi' de. 2014'e gitmeyelim son 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde şunlar yanlış yapılıyor dedim ama kimse beni dinlemedi de. Neler önerdin bir anlat, duyalım. Yeteri kadar ısrar etmediysen de, de ki yeteri kadar ısrar etmedim, etmeliydim.

"BAŞKA PARTİLERE VEKİLLİK VERİLİRKEN GRUP BAŞKANIMIZ KONUŞTU MU?"

CHP kendi listelerinden 28 - 29 ittifak partisi adayı gösterdi. Ben milletvekili adayıydım, ben ya da herhangi bir partili o vekillerin hangi listede ya da sırada gösterileceğine ilişkin söyleyebilecekleri bir şey var mı, yok ama grup başkanımızın vardı. Ben grup başkanımızın ve onunla birlikte aynı yüksek ses tonunda konuşanların, o dönem ne söylediklerini ve ne yaptıklarını merak ediyorum. Benim yapabileceğim bir şey yoktu. Ben adaydım. Orada Genel Başkan Yardımcısı değildim, bir kere PM'de konu gündeme geldi ve orada da görüşümü söyledim.

"HERKES EŞİT DERECEDE SUÇLU"

İşgal ettikleri yerler itibariyle, bunu altını çizerek söylüyorum, işgal ettikleri yerler itibariyle gerekli tavırları gösterip göstermedikleri, varsa eksiklikleri kamuoyuyla paylaşmadıkları, gerekli çabayı göstermedikleri konusunda CHP yönetim kademelerinde olan, karar verme kademelerinde olan herkesin eşit derecede suçlu olduğunu düşünüyorum.

"TEK SORUMLU KILIÇDAROĞLU'DUR DEMEK MESELEYİ KAVRAYAMAMAKTIR"

Ben İzmir'de bazı ilçe kongrelerinde divan başkanlığı yaptım ve gittiğim her yerde, her şey olmuş bitmiş ve ortada tek bir problem varmış göstermeye çalışmak en azından problemi doğru kavramamaktır dedim. Ortada bir problem varsa doğru kavramamaktır dedim. Tek sorumlu Kılıçdaroğlu demek, problemi doğru kavrayamamaktır. Ben, İzmir'de milletvekili adayıydım, aday olduğum gün 7 milletvekilimiz vardı ikinci bölgede, seçim bitti yine 7 milletvekili var. Demek ki doğru çalışmayı yapamamışım. Belki de ben tercih edilmemesi gereken bir adamım, bilmiyorum. Ben kendimi sorumlu görüyorum. 7 milletvekilini 8,9,10 yapamadıysak elbette parti politikasında problemler vardır ama in aşağıya ben de orada bir yer işgal ediyorum, orada başka bir partili de olabilirdi, ben de o işgal ettiğim yerin hakkını tam verememişim demek ki... Versem 7 en azından 7,5 olurdu ama olmadı.

"ÖNCE KENDİMİZDEN BAŞLAMALIYIZ"

Meselelere bakarken, önce kendimizden başlamalıyız. Biz neyi eksik yaptık, biraz daha iyi ne yapabilirdik diye iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmamız lazım. Bunu yapmalıyız ki sorunları doğru değerlendirip, doğru sonuçlar alabilelim. 

"BU CÜMLEYİ HANGİ SAİKLE SÖYLEDİ BİLMİYORUM"

Özel'in İzmir il kongresinde Kılıçdaroğlu lehine slogan atanlara yönelik söylediği "Bunu yapmanızı sizden kim istediyse yapmayın" ve "Beni Süleyman Soylu susturamadı siz hiç susturamazsınız" sözlerinin sorulması üzerine konuşan Nalbantoğlu, " Sayın Grup Başkanım hangi saikle bu cümleyi söyledi bilmiyorum ama salonda özel bir gerginliğe yol açmadı. Şu çok net ki; İzmir'de kimse bir CHP'liye karşı, CHP Grup başkanına karşı, CHP'de Genel Başkanlık iddiasını ortaya koymaya çalışan bir insana karşı kendisinin nasıl baktığı konusundaki duruşunu paylaşır ama onu proeveke etmeye asla çalışmaz" dedi. 

"BEN O CÜMLEYİ DOĞRU BULMADIM"

Nalbantoğlu sözlerini şöyle tamamladı: 

Ben olsam, 'Beni Süleyman Soylu susturamadı siz nasıl susturacaksınız' demem ama ben değil yani... Benim ne dediğime de bakmak zorunda değil, mutlaka benden daha iyisini biliyor ve mutlaka bu cümle ağzından çıkarken bir ölçüp biçmiş ve söylemenin daha doğru olacağına karar verip söylemiştir ama ben doğru bir cümle olarak bulmadım. Hakikaten Süleyman Soylu Grup Başkanımızı susturamadı, Grup Başkanımızın sesi her zaman Soylu'dan daha yüksek çıktı ama onun sesini daha yüksek yapan o sırada kızdığı CHP'liler ve arkasında duran gençlerdi. O yüzden ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması noktasında biraz daha gayret içinde olacağız. Bazen ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması noktasında problemler yaşıyor olabiliriz ama düzelteceğiz.

"GENÇLERİMİZ KONUYU KAPATTI"

İlk yurt gezisinde, ilk toplantıda ve İzmir gibi bir yerde 'Beni Süleyman Soylu susturamadı, siz hiç susturamazsınız' demek yani... Tanrı'ya şükürler olsun ki oradaki gençlerimiz, CHP'liler sağduyulu, Grup Başkanının ne olduğunu, Genel Başkanlığa aday olmanın ne olduğunu, bu mertebeye gelmiş olmanın ne demek olduğunu biliyorlar. Buna sadece içlerine sindirdiler ve konuyu kapattılar.