Hale Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Büyükşehir Belediye (İzBB) Başkanı Cemil Tugay, İzmir’in kronik sorunları arasında yer alan Basmane Çukuru ve geçtiğimiz dönemin belediye başkanı tarafından yıkılan Büyükşehir Binasının yapımı için ortak bir formül bularak, Büyükşehir’in Basmane Çukuru’nda bulunan yüzde 30’luk hissesini TMSF’ye devretti. TMSF’den de bunun karşılığında Büyükşehir Ana Hizmet binasını, Konak Meydanı’ndaki aynı yerinde yapmasını talep etti. TMSF teklife sıcak baktı ve gerekli izinler alındı, imzalar atıldı. Basmane Çukuru’nda ise AVM ve konut yapılacağı netlik kazandı.
“SÜREÇ ŞEFFAFLIKTAN UZAK YÜRÜTÜLÜYOR”
Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yıldırım, sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay Basmane ve Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binasına ilişkin birtakım açıklamalarda bulundu, dikkatle takip ediyoruz. Daha öncede belirttiğimiz üzere sürecin şeffaf ve katılımcı bir şekilde yürütülmesi gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz. Anlaşılan hem eski otogar alanında hem de Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binasında yol katedilmiş ancak meslek odalarının, kentlinin bu sürece dair bilgileri sadece basına yansıyan birkaç demeç ve İzBB’nin internet sitesinde duyurduğu bir haberden ibaret. Her iki konuda da içeriğinden bağımsız öncelikle itiraz ettiğimiz nokta sürecin ‘meslek odalarından ve kentliden bağımsız ve katılımcılık ve şeffaflıktan uzak yürütülmesi” dedi.
“BÜYÜKŞEHİR BİNASI ÇOK DAHA AZ KAYNAKLA SAĞLIKLI HALE GETİRİLİRDİ”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Ana Hizmet Binasının yıkılmaması için çok mücadele ettiklerini anlatan Yıldırım, “Konak Meydanı’nda yer alan Büyükşehir Belediyesi Binası’nın yıkılmaması için Mimarlar Odası İzmir Şubesi olarak, bir meslek odasının kamusal bir değer üzerine söyleyebileceği tüm sözleri söyledik ve çok ciddi bir mücadele verdik, Büyükşehir Belediye binası yıkılmasın diye basın açıklamaları, söyleşiler, yarışmalar düzenledik, kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştık ve belediyeye ‘Yapmayın, yıkmayın’ diye çağrıda bulunduk. Bu bina az-orta hasarlı çıktı, Büyükşehir Hizmet Binasını kurtarabilirsiniz, daha az kaynak harcayarak çok daha sağlıklı hale getirebilirsiniz’ dedik ama maalesef bunu dinletemedik” ifadelerini kullandı.
“KAMU ADINA CİDDİ BİR KAYIP”
Yıldırım açıklamasında şunları söyledi:
O sadece Büyükşehir Belediye Binası değil, içinde bulunduğu kent meydanının da bir parçasıydı. Kentin en önemli meydanında yerel yönetimin ifadesini çok değerli buluyorduk. Bu yüzden yıkılmaması için elimizden geleni yaptık. Maalesef Tunç Soyer, bizim doğru bulmadığımız argümanlar üzerinden bu binanın yıkım kararını aldı ve gerçekleştirdi. Kamu adına çok ciddi bir kayıp olduğunu düşünüyoruz.
“ÇAĞDAŞ GEREKLİLİKLER DEĞİŞTİKÇE GÖRÜŞLER DE DEĞİŞİR”
Büyükşehir Belediye binası ilk yapıldığında yapımına günün koşulları üzerinden değerlendirmelerde bulunarak karşı çıkmışız. Bu alanda yapılaşmanın tarihi bölgeyle sorunlu bir iletişime sebep olacağını bildirmiş Mimarlar Odası ama yapılmış ve bir meydan düzenlemesiyle, kente katma değer oluşturan bir alan haline ve kentli tarafından kullanılan ve karşılık bulan bir alan haline gelmiş. İlginçtir ki sonrasında da yıkılmasın diye de mücadele ettik. Bu çok normal bir durum. Konulara günün gereklilikleri ve çağdaş koşullar üzerinden bakmak lazım. Günün koşulları ve çağdaş gereklilikler değiştikçe görüşler de değişebilir.
“KATILIMCI BİR SÜREÇ YÜRÜTÜLMELİ”
Büyükşehir Belediyesi Binasının yıkımı sonrasında belediye çalışanları uzun süredir elverişsiz bir ortamda çalışıyor, bunun farkındayız. Meydan tanımsız kaldı, Meydanda şu an yerel yönetimin ifadesi yok bunun da farkındayız, ama kentlinin söz hakkı olduğu bu gibi durumlarda mutlaka katılımcı bir süreç tariflenmesi gerekiyor. Yapılan görüşmelerin ve atılmak istenen adımların şeffaf ve detaylı bir şekilde kentli ile paylaşılması ve en önemlisi değerlendirmeye sunulması gerekir.
“DENİZ KIYISINDA KÖTÜ EMSAL OLUŞTURMAMALIYIZ”
Yıkılan Büyükşehir Belediyesi Binasının olduğu alanda bir kıyı kenar çizgisi ihlali vardı, binanın bir kısmı deniz çizgisinde kalıyor. Büyükşehir Belediyesi buraya ilişkin bir plan notu hazırladı. Kıyı kenar çizgisini değiştirmeden, deniz kısmında kalan kısmı bir plan notuyla mülkiyete dahil etti. Bunu doğru bulmuyoruz. Belediye Hizmet Binasının yerinde yapılması amacı ile İyi niyetli bir tavır olarak değerlendirilebilir, ancak; 3 gün sonra bir turizm tesisinin de denizden bir alanı plan notuyla kendi tesis alanına dahil etmeyeceğini, burada yapay ada yapmayacağını bilemeyiz. Burada kötü bir emsal oluşturmamak lazım. İyi bir şey yapmaya çalışırken, yanlışa sebep olmamalıyız. Büyükşehir binasının yerinde yapılıp yapılmaması gerektiği şu anda kurullarımızda tartışılan bir konu, konuyu değerlendiriyoruz. Ancak süreç nasıl gelişirse gelişsin kentin yerel iradesini tarifleyecek bir yapının nitelikli katılımcı bir süreçle, ilk yapının yapılma yönteminde olduğu gibi bir yarışmayla yapılması gerektiğini vurguluyoruz. Cemil Bey’in açıklamalarından projenin çalışıldığını anlıyoruz yine ortaya konulan emekten bağımsız kapalı kapılar arkasında çalışılmayacak kadar kıymetli bir konu, bu hatadan vazgeçmeye davet ediyoruz.
“YENİ YAPI YARIŞMAYLA BELİRLENMELİ”
Bakın bu sadece bir binanın yıkılması veya yapılması ile ilgili bir konu değil, bu durumda neyi nasıl yaptığımızda çok önemli, yıkılan hizmet binası ulusal bir yarışma sonucunda seçilen projenin hayata geçirilmesi ile yapıldı ve yıllarca kentin önemli değerlerinden birisi oldu. Yarışmaları mimarlık ortamında nitelikli üretimlere olanak sağlayan en demokratik yöntem olarak benimsiyoruz. Yıllar sonra 2024 yılı İzmir’inde kenti ve kentliyi ilgilendiren önemli bir konuda demokratik bir yöntemden geri adım atılmış olmasını İzmir’in Demokratik Kültürü adına kabul etmiyor ve çağrımızı yineliyoruz. Öncelikle şeffaf ve katılımcı bir süreç işletilerek karar verilmeli sonrasında yapılacak yapı projesi geçmişte olduğu gibi demokratik ve katılımcı bir yarışma süreci ile elde edilmelidir. İzmir sadece yapılanlarla değil yapılma biçimleri ile de Türkiye’ye örnek olmuştur bu kültürüne sahip çıkmak biz meslek odaları ve kentlilerden önce yerel idarelerin sorumluluğundadır.
“BASMANE ÇUKURU İÇİN GEÇMİŞLE HESAPLAŞMALIYIZ”
Mimarlar Odası İzmir Şubesi olarak Basmane Çukuru diye tabir edilen eski otogar alanının kamu malı olduğunu ve bu alan hakkında bir tasarruf geliştirmeden önce gerçekten kamuda kalabileceği, kente daha fazla katkı sağlayabileceği yöntemlerin tartışmaya açılarak tüketilmesi ve en doğrusunun ortak akılla seçilmesi gerektiğini vurguluyoruz, seçenekler tüketilmeden bu gibi bir adımın atılmaması gerektiğini savunuyoruz. Olması gereken şey şu; meslek odaları, yerel yönetimler ve kentin paydaşlarıyla bu durum şeffaf şekilde paylaşılmalı. Basmane Çukuru sürecinde yapılan bir Kahramanlar Otopark’ı var, alan için ödenen bir para var mevcut durum iyi değerlendirilmeli, burada konuyu kamunun bu alanda tek söz sahibi olması nasıl sağlanır noktasında ele alınmalı. Geçmişteki süreçte kamu zararı oluşturan ve yasal olmayan yöntemlerle özel sektöre aktarılmasını sağlayan sorumluluk sahiplerinin kim olduğunu mutlaka söylemeliyiz. O zamanki belediye şartlarında alınmış kararlar diyerek kapatamayız üstünü, bu kamu kaynağı. Orada uygulama imar planı olmayan bir proje, aslında kanunsuz bir proje yapılarak devir oluyor ve tapuya işleniyor. Bu süreç, bu işlem hukuksuz ve kamu zararına yol açıyor. Bunlarla geçmişe dönüp hesaplaşmak, burayı kamunun tek söz sahibi olduğu bir alana çevirmek kolay olmayabilir, daha operasyonel davranmak noktasında burayı verelim, Büyükşehir binasını yaptıralım denebilir ama sürecin öncelikle tartışmaya açılması sonrasında da seçeneklerin tüketilmesi gerekir.
“SÜREÇLER İZMİR KOLEKTİF KÜLTÜRÜNE YAKIŞMALI”
Büyükşehir belediyesinin bir takım operasyon planları var buna saygı duyuyoruz ama kamu tarafından karşılık bulan projeler hayata geçirilmeli. Halk tarafından benimsenen, meslek odaları tarafından desteklenen projeler hayata geçirilmeli ki halk ve kamu bunu sahiplensin. Bu projeler 5 yıla sıkışmak zorunda kalmasın. Sahiplenildiği zaman isterse 20 sene sonra olsun bu projeler gerçekleştirilir. 5 yıllık süre baskısı tüm yerel idareler üzerinde bir baskı, bu baskı da kentlerimiz adına bazı acele ve yanlış adımların atılmasına sebep oluyor. Kent dediğimiz şey 5 yıla sığmaz. Büyükşehir belediyesi 2074 vizyon planı çalışmalarına başladı, çok kıymetli bir çalışma. İlk sunumu da heyecan vericiydi. Umarım Büyükşehir Belediyesinin yürüttüğü tüm çalışmalar o sunumdaki tavır gibi kamuyla paylaştıkları ve ortak akılla hareket ettikleri bir süreçle yürütülür. Son olarak hatırlatmayı sorumluluk biliyoruz, İzmir Büyükşehir Belediyesinin yıkılması da, Basmane de yer alan eski otogar alanında henüz onaylanmış bir plan yokken usulsüz bir proje hazırlatılarak yapılan mal paylaşımı da şeffaf, katılımcı ve ortak akılla yürütülen çalışmalar değildi ve sonuçları İzmir Kentinin yıllarına mal oldu, her iki konuda da yerel idarenin uyarılara rağmen ‘bir sorun var ve ben çözerim’ yaklaşımı kente her iki durumda da çözülmesi gerekli ağır yükler bıraktı, bu sebeple 2024 yılı İzmir kentinde geçmişinden ders çıkarmış ve uzun süredir egemen olan popülist siyaset söylemlerinden uzak, kenti dinleyen, kentlinin benimsediği adımların atılması, süreçlerin İzmir kolektif kültürüne yakışır şekilde ele alınması gerekmekte.