Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toprak, Akbelen'e giderek, kömür maden ocağına karşı yapılan direnişe katıldı.
"BÖLGEDE BÜYÜK KATLİAM VAR"
Toprak; alanda güvenlik güçleri tarafından darp edildiğini kaydederek, "Ne yazık ki bölgede hemen hemen hiç ağaç kalmamış. En son olarak direniş alanındaki ağaçlardan da yıkılanlar vardı. Büyük bir katliam var bölgede" ifadelerini kullandı.
"ŞİDDETE VARAN DURUMLAR YAŞANDI"
Toprak şu açıklamalarda bulundu:
Biz; orantısız güç ve şiddet olaylarıyla hep karşılaştık. Bugün de oldu. Oradaki insanlar kendi doğasını, yaşam alanını, ormanını, merasını, tarım arazisini koruyan inanlar. Ne yazık ki bir rant, bir kömür uğruna oradaki yaşam alanını yok etmek üzerine bir senaryo var. Görevi halkını korumak olan, yurttaşının huzurunu sağlamak olan jandarma, halkına karşı bir durumda yer aldı. Şiddete, darba varan durumlarla karşılaşıldı.
"ORANTISIZ GÜÇ VE ŞİDDET VARDI"
Ortada hiçbir şey yokken, 2 arkadaşımızın gözaltına alınmak istenmesiyle başlayan süreçte darp durumuyla karşılaşıldı. Birçok arkadaşımız gözaltına alındı. Orantısız güç ve şiddet vardı. Biz de bundan nasibimizi aldık.
"BİZİ İTİP YERDE SÜRÜKLEDİLER"
2 arkadaşımızı gözaltına almak istediler. Biz de 'Ne oluyor' derken, jandarmalar önümüze dizildi. 2 arkadaşımızı arka tarafa alıp, bizi kalkanlarla itmeye başladılar. Daha sonra biber gazı ve cop kullanarak, bizi itelediler, yerde sürüklediler.
"YURTTAŞ KÖMÜR, BETON YEMEYECEK"
Ağaçların taşınması yok, ağaçlar kesiliyor, yok ediliyor. Bu tür madenlerde sonrasında rehabilitasyonu çok göremediğimiz için karşıyız. Ağaçların kesilmesiyle oradan elde edilecek kömürle, Türkiye'de oluşacak elektrik ihtiyacının çok çok cüzi bir rakamı karşılanacak. Yani burada bu işlem yapılmasa da olabileceğini söylüyor işin uzmanı arkadaşlarımız. Kömür uğruna katlediyorlar ağaçları. Yurttaş kömür, beton yemeyecek.
"PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR"
Ne yazık ki birim tarım arazilerimiz, meralarımız, sulak alanlarımız, su havzalarımız, zeytinliklerimiz, ormanlarımız ranta peşkeş çekiliyor. Tarım arazileri ranta peşkeş çekilemeyecek kadar değerli alanlar. Ne yazık ki bazen kömür madeni, bazen enerji bazen de inşaat için peşkeş çekiliyor. Depremde de gördük; deprem sonrası ilk yapılan tarım arazilerinin üzerine konteyner kurmak ve kenti o alana taşımaktı.
"GEZİ'DE YAPILAN NEYSE AKBELEN'DE YAPILAN O"
Bu topraklar 130 milyon insanı besleyebilecek büyüklükte ve verimde. Ancak biz verimli toprakları ya ranta peşkeş çekiyoruz ya da kullanılamaz hale getiriyoruz. Dün Cerahtepe'de, Gezi'de yaşanan neyse; bugün İnciraltı'nda, Çeşme'de, Kanal İstanbul'da, Akbelen'de yapılmak istenen şey o. Bunun önüne geçmek lazım.
"GIDA ENFLASYONUNU NASIL ÖNLEYECEKSİNİZ?"
Türkiye de sürekli artan bir gıda enflasyonu var. Bunun nasıl önleneceği konuşuluyor ya hep; biz tarım arazilerimizi düzgün şekilde ekmezsek, yeniden kendi kendine yeten bir ülke olmazsak, kendi ürünlerimizi üretmezsek, gıda enflasyonunu düşüremeyiz. Peki bu ürünleri nerede üreteceksiniz! Tarım arazilerini yok ederseniz, Sudan'dan, Venezuela'dan tarım arazisi kiralayıp, orada üretip getirmeyi planlarsınız.
"İKLİM KRİZİNDEN BAHSEDİYORSUNUZ"
Bir taraftan iklim değişikliğinin yaratmış olduğu krizden bahsediyorsunuz, diğer taraftan yabancı ülkelerde ürün üretip, o ürünleri Türkiye'ye taşıyıp, karbon ve su ayak izini artırıp, iklim değişikliğine katkıda bulunuyorsunuz. Bunlar ne yazık ki tezatlar ülkemiz için.
"DARP EDİLSEK DE, GÖZALTINA ALINSAK DA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ"
Biz bugün ağaçların katledildiği bölgede 1-2 sene önce orman yangınlarını yaşadık. Bal üretimiyle ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu konuştuk. Bölge kurtarılmışken, siz şimdi orada ağaçları kesiyorsunuz ve oradan kömür elde edeceksiniz. Peki arıcılık, bal üretimi, doğal yaşam ne olacak. Biz darp da edilsek, gözaltına da alınsak tarım arazilerimizi, meralarımızı, sulak alanlarımızı, zeytinliklerimizi, ormanlarımızı, doğal yaşamı, tüm canlıların yaşadığı doğal hayatı korumaya devam edeceğiz. Bundan da bir adım geri atmayacağız.