Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, Kahramanmaraş'ta fay hattının kırılmasıyla art arda meydana gelen depremlerin yarattığı yıkımı değerlendirdi. 

"ÜLKENİN YAPI STOKUNA GÜVENMEDİĞİMİZ BİR GERÇEK"

Ayatar, İzmir yapı stoku hakkında bilgi vererek, "Gerçekten büyük bir felaket yaşıyoruz, bir yandan da beklenilen bir durumdu. Art arda bu şiddette depremler çok beklenmeyen depremler ama yine de özellikle yer bilimciler tarafından birtakım uyarıların yapıldığı, vurgulandığı bir depremi yaşadık aslında. İzmir'de de bu büyüklükte bir deprem yaşanabilir ve yıkım açısından farklı bir durum olmaz gibi gözüküyor. Aynı felaketin bir benzerini yaşayabiliriz. Ülkenin her yerinde yaşanabilecek bir durumda, ülke genelinin yapı stokuna baktığımızda güvenmediğimiz de bir gerçek. Benzer durumları farklı zamanlarda farklı illerde yaşayabiliriz maalesef" dedi. 

"İZMİR YAPI STOKUNUN YÜZDE 60-70'İ DEPREME KARŞI GÜVENLİ DEĞİL"

İzmir'in yapı stokuna ilişkin bilgi veren Ayatar, "İzmir'de özellikle 2020'de yaşadığımız depremden sonra yapılan çalışmalar var ama maalesef onlar da tamamlanmış durumda değil. Yapı stoku envanteri başlatıldı, mümkün olan en kısa sürede başladı, o çalışma ve devam ediyor. Tamamlanması kesinlikle gerekiyor. Bilinen bir gerçek var aslında, güvensizlik durumu var İzmir'de yapı stokumuzda. Envanter çalışması da bu sebepten yapılıyor, önceliklendirme yapılıyor bu çalışmada. Deprem riski açısından inceleniyor yapılar ve öncelikli hale getiriliyor, sıralanıyor. Bunu neden yapıyoruz, bir kabulümüz de var bizim. Kentsel dönüşüm yasası çıkarken de yetkili ağızlar tarafından da ifade edilen çok sayıda yapının, yüzde 60, yüzde 70 civarındaki yapının depreme karşı güvenli olmadığına dair düşünce var. Burada önemli olan hangi binaların güvenli olmadığının tespit edilmesi, envanter çalışması da bu sorunun cevabını verecek. Orana baktığımızda çok ciddi bir oran. Bugün Maraş'ta, Malatya'da, Hatay'da yaşadığımız sonuç İzmir'e benzer bir durumu gözler önüne seriyor" ifadelerini kullandı. 

"MÜHENDİSLİK HİZMETİ TAM ANLAMIYLA ALINMALI"

"Üst katlarda yaşayanların kurtulma şansı daha yüksekken alt katlarda yaşayanaların ölüm riskinin daha yüksek" olduğuna ilişkin ifadelerin sorulması üzerine konuşan Ayatar, "Bu da yapılara olan güvensizlikten kaynaklı, maalesef insanlar bunu düşünür oldu. Aslında doğrusu şu; sadece bir imza değil de tam anlamıyla mühendislik hizmeti almış, projelendirilmesinden, uygulanmasına, denetimine tam anlamıyla o konuda sorumluluğu bulunan, imzası bulunan kişilerin fiili olarak bulunması gerçekleşirse o yapı mühendislik hizmeti almış demektir. Mühendislik hizmeti alan yapılarda yaşayanlar, daha güvenli yaşarlar, mühendislik hizmeti almayan yapılarda yaşayanlar da 'Üst katlarda mı yaşasam' diye bina yıkılacak ben nasıl kurtulurum kabulüyle düşünürler. Bizim esas amacımız, binalar hasar alabilir ama can kaybının olmaması. Bu amaçla tasarlanıyor yapılar yeter ki doğru uygulamayı gerçekleştirebilelim" diye konuştu.