GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Buğra Gökce; kent ve siyaset gündemine ilişkin özel açıklamalarda bulundu.
BU KENTİ BİLİRİM!
2008’den beri İzmir’le temasının olduğunu, 2014'te İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçtiğini anlatan Gökçe, “2014 yılının Nisan ayında ikametgâhım İzmir’de idi. O zaman bu zaman kadar İstanbul’a gittim ama ikametgâhım da ailem de burada kaldı. Babam da burada vefat etti. Kendisinin vasiyeti olmasaydı İzmir’de defne edecektik. İstanbul’a da gitsem ailem burada yaşamaya devam etti. Ben de her hafta gittim geldim. Sabah gidip akşam döndüğüm oldu. 18 ay boyunca 30-40 defa gidip gelmişimdir. 2008’den bu yana İzmir’e gidip geliyorum. Allah burada yaşama kısmet etti. 15 senedir bu şehre hizmet ediyorum. 8.5 yıl Büyükşehir Belediyesi’ne hizmet ettim. 18 ay İstanbul’a ihtisasa gitti diyebilirsiniz. İstanbul’u görmek olağanüstü bir şey. Metropol bir kentin azmanlığı ve sorunları burası çok ufuk açan iyi ve kötü yanları olan bir yerleri. İzmir’i iyi bilirim. Gittiğimiz yerlerde muhtarın adını söylüyorum. Şaşırıyorlar. İzmir’in birçok sokağını bilirim. Gitmediğim köy yoktur. Görevimiz gereği tabi…İzmir’de çok kişiyi tanıyorum. Bu kenti bilirim. Arkadaşlara da tarif ederim” dedi.
İLK SES İZMİR KURULTAY DELEGELERİNDEN ÇIKTI
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı olan Buğra Gökçe’nin konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
“Bütün beklentim 2023 seçimlerini kazanmamız ve Ankara’ya gitmekti. Devlet bürokrasisinde yer almak…Bunu İzmir’deki bürokratlar da bilir. Kadro üretmek anlamında kendinizi hazır tutun demişliğim var. Hepimizde heyecan ve umut vardı. Ama seçim sonuçları hepimizde büyük travma yarattı. Hayal kırıklığı oldu. İzmir belediyesi ile seçimden sonrasına kadar gündemimi yoktu. Bir beklentim de olmadı. Fakat; yerel seçime yaklaşırken bir anda İzmir’den; birileri bizi cesaretlendirir cılız sesler gelmeye başladı. Ben bunları dikkate almadım pek. Kurultay sürecinden sonra benden çok İzmir’den ses yükselmeye başladı. Kurultay sürecinde Ankara idim. Kurultayın iki turu arasında şaşırtıcı şekilde İzmir delegasyonu etrafımda toplandı. Bir bölümü artık İzmir’de bir şeylerin değişmesi noktasında parçaları birleştirdi. Senin de İzmir’e gelmen lazım lafını keskin bir şekilde İzmir delegasyonundan duydum. Olabilir mi diye düşünmeye başladım. Belediye başkanımızın pozisyonu, siyasi iklim, İzmir'deki vatandaşların memnuniyet düzeyi, kurultaydaki siyasi pozisyonunun üst üste koyduklarında bu olabilir mi diye senaryo yazdıklarını düşünüyorum. Bu da bizi cesaretlendirdi zaman ben bu işi yapabilirim iyi de yaparım bahsedilen sorunları çözebilirim belediyeyi de bilirim kurum da kentte de vakit kaybetmez.
BURAYA KADAR KOLLAMACI BİR ANLAYIŞLA GELMEDİM
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından İzmir’de aday gösterilecek, İmamoğlu’nun İzmir şubesi olacak” iddiası ile ilgili soruya Gökçe şöyle yanıt verdi:
“Bu çok terbiyesizce, kabul edilemez bir şey. Ekrem Bey’e saygısızlık bana da haksızlık. Böyle bir şey olabilir mi? 18 orada çalışmışım. 5 yıl Aziz Başkan’la 3 yıl Tunç Bey’le çalıştım. Kendimce özgül ağırlığı olan birisiyim. Birinin adamı olmadım. Görevimin adamıyım. Buraya kadar kollamacı bir anlayışla gelmedim. Şuanda da herhangi bir kollamıcı ilişkileri reddediyorum. Aziz Bey'in de adamı değil. Beni özel olarak desteklemesini istemem. Onun bunun desteği ile bir yere gelinmesini siyasette doğru bulmuyorum.
ÖZGÜR BEY’İ ESKİ TANIYORUM
Kurultaydan 2 hafta sonra Ekrem başkandan randevu istedim. Özel bir iş olduğu için. İzmir’deki sesleri anlattım. Böyle bir ilgi var. Bir ses var. Ben de kayıtsız değilim buna’ dedim. ‘Ben de duydum’ dedi. Sizden izin istiyorum dedim, belediye başkanında izin almadan istifa edemezsiniz. Ekrem Başkan bana, ‘Senin tabi hakkın var. Bu senin tercihin. Siyaset alanını bilen birisisin. Biz sana dur yapma diyemeyiz. CHP içerisinde başkan önerme gibi bir durum olamaz. Bu senin kendinle yürüyeceğin bir yol. Özgür Bey’i tanıyor musun?’ dedi. Ben de ‘Özgür Bey’i sizden eski tanıyorum’ dedim. Cenazede evimize geldi. Babamın cenazesinde…Annemi bilir. Hatta anneme genel başkanımız, ‘Bizden bir estiğin var mı?’ diye sordu. Bunları gönderin cevabını verdi. Özgür Özel de, ‘anneciğim senin oğlunda bizim kadar çalışıyor. Biz bunları göndereceğiz’ dedi. Özgür Bey beni 2011’den beri tanır. Cenaze için evime gelecek kadar hukukumuz vardır. Özgür Özel’in belediyelerle tipik siyasetçilerden farklı olarak şu işi yapın şeklinde teması olmamıştır. Ekrem Başkan, ‘Benden dolayı bir beklenti ile yola çıkıyorsan, genel başkanla benim için konuşur diye düşünürsen bu yola çıkma’ dedi. Böyle bir beklenti yok. Ankara'da da bir karşılığımın olduğunu sanıyorum. Bu anlamda sizden izin istiyorum’ dedi. Herhangi bir şeye dahil olmamıştır. Ben olsun istemem. Aziz Başkan’la hiç kopmayan bir ilişkim oldu”
AZİZ BAŞKAN HERHANGİ BİR ADAY ADAYINI DESTEKLEMİYOR
Gökce; Aziz Kocaoğlu’nun adaylığına karşı çıktığı iddiasıyla ilgili ise, “Aziz Başkan 40 yıllık partili. Beni destekleyen türden bir şeyi istemem. Doğru da bulmam. Onun adamı yaftalaması hoş değil. Ben kendim olarak bir göreve talibim. Bana bir karşıtlığı yok. Aziz Başkan herhangi bir adayı desteklemiyorum’ dedi.
KURUM VE KENT ÇOK İLERİ GİTMİŞ OLSAYDI BİR ADAY ARAYIŞI OLMAZDI
Gökce, “Birlikte çalıştığım insanlara haksızlık etmiş olmak istemem.
İyiye, eksiye gitmiş işler vardır. Bunlar da dışarıdan bakılarak anlaşılmaz. Tunç Bey’e saygısızlık etmem. Kurum ve kent için çok ileri gitmiş şeyler olsaydı bir aday arayışı olmazdı. Ben daha iyisini yapacağımı düşündüğüm için buradayım. Bu zamanın ruhunda bu işleri iyi yapabileceğimi düşünüyorum” açıklaması geldi.
TUNÇ SOYER’LE KÖTÜ BİR HİKAYEM YOK!
CHP’den İzmir Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı olan Gökce, şunları söyledi:
“Aziz Bey’le Tunç Bey’in geçiş döneminde genel sekreterlik yaptım. Aziz Bey’le Tunç Bey’in birbirleri ile ilgili duyguları, sempatileri biliniyor. O süreçte ne Aziz Bey Tunç Bey’e kabalık yaptı, ne de tam tersi…Ben de her iki başkanın arasında tampon vazifesi gördüm. Tunç Bey’e uzun süre brifing verdim. Görev bildim. O zaman da bile saygı çerçevesine bozmayan şekilde yürüdük. Tunç Soyer’le kötü bir hikayem yok. Kin, nefret, kötü bir duygum yok. Devlet ve parti terbiyem gereği yaşadıklarım ben de kalır. İzmir’de ayrıldığım süreçte başkanımızla ilgili tek bir kötü söz söylemedim. Toz da kondurmam. Evlilikler bitiyor. Fikir ayrılığı olabilir. Yolları ayırmak da gerekebilir. Çok medeni bir şeydir. Biz bunu kendi açımdan bunu medinece yaptım. Ne başkanımıza ne belediyemize ilişkin kötü söz söyleminde bulunmadım.
TUNÇ BEY’İN ONAYLADIĞI KINAMA YAZISI ALDIM, BUNA ÇOK İÇERLEDİM
İstanbul’a gittikten sonra teftiş kurulundan Tunç Soyer’in de onayladığı bir kınama yazısı aldım. Bunla ilgili çok içerledim. Bu olacak bir şey değil. İlginç olan genel sekreter yardımcısına bir ceza vermiyorlar. Daire başkanına veriyor. Genel sekreter yardımcısı bu işin gelişimini bilemez, genel sekreter başlangıcında da vardır diyor. Böyle sübjektif bir kanıyla devlet yönetilmez.
Sayıştay ilamını bir üst kurulu kaldırdı. Tam Adaptif Trafik Sistemi ile ilgili. Benle ilgili kısmını kaldırdı. Eğer bir zarar var ise bunun genel sekreterle ilgisi yoktur diye kararı var. O cezayı da kaldırmak icabet eder. Ben yargıya başvurdum. Sicilimde en ufak bir şey yok. Ödemiş’teki Çöp Entegre Tesisi ile ilgili bir konu var. Sayıştay raporlarını yazan denetçi talih sorumlu olarak genel sekreteri dahil etti. Genel Sekreter Büyükşehir belediyelerinde gerçekleştirme görevlisi değildir. Mali sorumlulukta olan evraklara imza atmaz. Benim arkadaşlarım ihaleye çıkmak için olur istemişler. Bunun ilgili verdiğim bir imzadan kaynaklı talip sorumlu diye bunların içine beni de dahil etmiş. Bu zat-ı muhterem benim ardımdan Büyükşehir Belediyesi’ne genel sekreter olmak istedi. Bunun için de yazı yazıldı. Sayışta izin verdiyse genel sekreter olacaktı. Genel sekter de olur verdiği için mali konu atfedilemez. Sayıştay’ın bir üst kurulu bunu da kaldırılacaktır. Çöpü taşıyın kardeşim diyorsunuz. Birisi de o işe şey bulaştırdınız diyor. Böyle bir şey yok. Eğer yanlış yapan arkadaş varsa görevi ihmalden soruşturma açarsanız. Ama bunu genel sekterden bunun hesabını sormaya çalışırsanız olmaz. İzmir basını da bunu genel sekreter tebliğ almadan yazarsanız samimi ve doğru olmaz.
BAKIRÇAY’DA VEKİLİM OLACAK!
Ben siyasi birisiyim. Ben konuştuğum her şeyle ilgili dünya görüşüm çerçevesinde anlatıyorum. Ben siyasi rengi olmayan birisi değilim. Siyaset mekanizmasıyla iç içe görev yaptım. Siyaseti delege açısından tarif ederseniz ben kısımda hiç yer almadım. Ama siyasetin üretilme tarafından tarif ederseniz ben hep oldum. Mehmet Gönenç ben İBB adayı olmak istiyorum sen varsan ben olmam dedi. Senin gücün varsa ise ben senin arkanda dururum dedim. O zaman benimle beraber ol kuvvetli bir meclisi oluşturalım. Benim yanımda vazife al dedim. Bakırçay’da Mehmet gönenç benim vekilim olacak diye takdim ettim.
DOĞRU İLETİŞİM VURGUSU
Devlet dilinin ve irtibatını doğru kullanılması bazı sorunların çözümü için vesile olabiliyor. İzmir’deyken de birçok önemli sorunu devlet kurumları ile doğru bir münasebetle çözmüş birisiyim. Depremde böyle bir misyon üstlenmiştim. Ayrılırken Vali Bey bana takdirname verdi. Pek alışılmış bir şey değil.
ÖZEL SENDEN MUTLAKA YARARLANACAĞIZ DEDİ
Garanti diye bir şey yok. Mümkün değil. Partimizde belediye başkanının partimizde genel başkan tek başına belirlemiyor. Genel başkanının adayımız sensin diyebileceğini zannetmiyorum. Genel başkanla görüştüm. Genel başkan beni tanıyor, dinledi. Samimi bir sohbetimiz oldu. Kendimi ifade ettim. Senden mutlaka yararlanacağız dedi. İstifa et derseniz etmem dedim. ‘Yok, istifa’ et dedi. Genel başkanımın garantisi söz konusu değil ama istifa etmemi önerdi. Garanti aldık denmez. Böyle bir şey de yok. Büyükşehir olmazsa bir ilçe belediyesi teklif edilecek bölümünü bilmiyorum. Benim böyle bir gündemim olmadı. 2014’te bir ilçe belediyesine aday olabilirdim. ;Olmadım. Benim yeteneklerimi göstereceğim yer büyükşehir. Ben siyaset erbabı değilim. Ben işimin erbabıyım. İlçe belediyesinin yapacağı limitleri biliyorsunuz. Ankara ile ilgili hiçbir gündemimi yok. Ben de ailem de buradayım. Adayımız kim olursa onun arkasında duracağız. Aday gösterilmez isem İzmir’e, hayata İzmir özelinden devam edeceğim. İzmir’de hayata devam edeceğim.
BELEDİYEYİ 3 B İLE YÖNETECEĞİM
Belediyeyi 3 B ile yöneteceğim 4’üncü B’yi de Buğra yapar diyorum. Bağışıklığı yüksek bir İzmir. Belediye konut üretecek. Depreme direnci artıracak yollar vara çok daha hızlı yol almalıyız. Uluslar arası sermaye ihtiyaç var. İzmir sağlıklı sermayenin bir bölümünü kategorik olarak reddettiği için alamıyor. Sermaye giremediği için bazı işler yapılamıyor. İzmir’in belediye bürokrasinden kamu hassasiyetine kadar doğru örmemiz lazım. Bu kent yağma kent olmasın elbette. Ama nitelikte dönüşüm süreci için sermayeye de ihtiyaç var. Meclis kararı ile kat vermek doğru şeyler değil. İkincisi barışık. Doğasıyla çevresiyle muhtarıyla örgütüyle Ankara ile barışık bir süreç yürütmemiz gerekiyor. Kurum içinde de… Bakımlı…Herhangi bir belediyecilik hizmetinde şikayet üretmeyecek iletişimi hızlı kullanacak çözüm üretecek…kimse böyle bir vizyon anlatmıyor. Adayım diyor. 3 B’nin altını adaylıkta açıklayacağım.
CUMHUR İTTİFAKINDAN DA TELEFON ALDIM
Elimde anket yok. Kendi kendine anket yaptırmayı sağlıklı bulmam. Siparişle anket yapılıyor. Tahminin Ocak ortasında aday açıklanır. Genel merkezimiz partiye en yüksek oyu getirecek kişi seçmesini umuyorum ve istiyorum. Bu kimse onu seçsin. Ben o iddiadayım. En yüksek oyu alabilecek kişilerden biri olduğumu iddia ediyorum. Cumhur ittifakı bileşenlerinden aldığım telefonlar da var. Biz sana nasıl kötü laf söyleyeceğiz diyorlar. Bu şehri bilmez sorunlarını bilemez anlamaz diyemeyeceğiz diyorlar. Bizim seçmenimize de pozitif geliyorsun diyorlar”