Gaziemir Belediyesi’nin Dünya Çocuğa Yönelik Cinsel İstismarı Önleme Günü etkinlikleri kapsamında, Ege Üniversitesi akademisyenlerinin hazırladıkları Mika ile Kendimi Korumayı Öğreniyorum Programı, okul öncesi dönem çocuklarına uygulandı. Okul öncesi dönem çocuklarının cinsel istismardan korunma konusunda bilgilenmesi ve gerekli becerileri kazanması için hazırlanan çalışma kapsamında, Sarnıç Toplum Merkezi ile Pozitif Yaşma Merkezi’ndeki Çocuk Oyun Atölyeleri’ne katılan 44 çocuğa ve 37 ebeveyne 6 grupta eğitim verildi.
Belediyede görev yapan psikologlar, sosyal hizmet uzmanları ve özel eğitim öğretmenleri tarafından uygulanan program kapsamında çocuklara, duygular, bedenimiz ve özel bölgelerimiz, iyi kötü dokunuşları ayırt etme ve doğru tepki biçimlerini öğrenme, iyi sır kötü sır ayrımı ve yapılması gerekenler gibi konularda bilgi verildi. Mika ile Kendimi Korumayı Öğreniyorum Programı’nda 37 anne-baba da eğitimlere katıldı.
Mika ile Kendimi Korumayı Öğreniyorum Programı’nın rehberliğinde özel tekniklerle çocuklara cinsel istismarı ve korunma yollarını anlattıklarını ifade eden Uzman Psikolog Melike Şen, bu desteklerin çocuklar için hayati önemde olduğunun altını çizdi.
Eğitim programı hakkında bilgi veren Uzman Psikolog Yağmur Cumert, “Çocuklara uyguladığımız programla onların duygularını tanımalarına, iyi/kötü hissettiren duyguların ayrımını yapmalarına, yaşadıkları ile duyguları arasında ilişki olduğunu fark etmelerine, bedenlerinin kendilerine ait olduğu öğrenmelerine, özel bölgeleri ve bu bölgelere kimsenin dokunamayacağını fark etmelerine, iyi ve kötü dokunuşların farkını bilmelerine, istismarın çocuğun suçu olmadığını anlamalarına, böyle bir durumda ne yapmaları gerektiğini öğrenmelerine katkı sağladık” diye konuştu.
“Suçlu çocuk değil, faildir”
Çocukların istismar konusunda anlattıklarını mutlaka dikkate almaları konusunda ailelere uyarılarda bulunan Özel Eğitim Öğretmeni Öyküm Sütçü Ünver ile Gözde Yıldırım, “Çocukların cinsellikle ilgili kelime hazneleri ve deneyimleri istismarla ilgili hikâye uydurabilecek kadar geniş değildir. Çoğu zaman bu konuda yalan söylemezler. Bizler çocuklara inanmadıkça da bu eylemleri açıklamaları zorlaşacak, istismarı saklama oranları yükselecektir. Cinsel istismarda suçlu çocuk değil, failin kendisidir” ifadelerini kullandı.
“Cinsel istismar yaygın ama görünür değil”
Çocuğun cinsel istismarını, “Yetişkinin cinsel hazzı için çocuğun kullanılması çocuğa yönelik cinsel istismardır. Fiziksel temas içeren şekilde olduğu gibi fiziksel temas içermeyen şekilde de gerçekleşebilir” şeklinde tanımlayan Sosyal Hizmet Uzmanı Damla Yeşilçimen, “Cinsel istismar, her ne kadar bildirimi az da olsa toplumda oldukça yaygındır. Sadece görünür değildir. Çocuklukta cinsel istismara maruz kalma sıklığı yüzde 10-40 olarak bildirilmektedir. Cinsel istismar failleri genellikle mağdurun yakın çevresinden tanıdığı biri olabilmektedir. Araştırmalar cinsel istismarın; güven bağının kurulduğu uzun süreli ilişkilerde, zamana yayılarak gerçekleştiğini gösteriyor. İstismar failleri genellikle erkekler olmakla birlikte kadınlar da fail olabilmektedir. Erkek çocukları da cinsel istismara uğrayabilmektedir. İstismar sosyo-ekonomik durum, etnik köken, eğitim seviyesi, statü, yaş ve yerleşim yeri fark etmeksizin toplumun her kesiminde gerçekleşebilmektedir” dedi.
“Herkes istismarı bildirmekle yükümlüdür”
Çocuğun cinsel istismara uğraması durumunda yapılması gerekenler, yasal sorumluluklar ve başvuru yapılacak kurum ve kuruluşlar hakkında bilgi veren Sosyal Hizmet Uzmanı Öznur Yavuz, şunları söyledi: “Bir çocuğun cinsel istismara uğradığını öğrendiysek mutlaka resmi bildirim yapmalıyız. Türk Ceza Kanunu’nun; 278. maddesine göre herkes, 279. maddesine göre tüm kamu çalışanları, çocuk cinsel istismarını bildirmekle yükümlüdür. Çocuğun kendisi, ailesi, bir yakını ya da istismarı duyan bir kişi; Cumhuriyet Başsavcılığı, kolluk kuvvetleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve ALO 183’e başvurabilir.”