Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toprak, Ramazan ayında gıda güvenliğine her zamankinden hada çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Alım gücünün her geçen gün düştüğüne vurgu yapan Toprak, tüketicilerin ucuz ve merdivenaltı gıdaya yöneldiğini kaydetti. Toprak, "Toplumsal ve sosyal yaşamımızda önemli bir yeri olan Ramazan ayında, beslenme düzeni ve alışkanlıklarımız tümüyle değişiyor. Oruç tutan vatandaşlarımızın tükettikleri öğün sayıları azalıyor, açlık süreleri uzamakta ve fiziksel aktiviteleri düşüyor. Artan şehirleşme oranı, azalan alım gücü ve resmi denetimlerin yetersizliği nedeniyle her yıl olduğu gibi yine Ramazan alışverişi yapacak olan tüketicilere önemli sorumluluklar düşecek. Özellikle de alım gücü düşük olan kesime yönelik neredeyse hammadde fiyatına satılan ve merdiven altı veya kayıt dışı şekilde uygun olmayan koşullarda üretilen gıda maddeleri halk sağlığı açısından risk teşkil ediyor. Bu tür ürünler sokakta, kontrolsüz ortamlarda dökme veya ambalajsız şekilde satılabilmekte ve tüketicilere ulaşabilmekte. Bu ürünlere itibar edilmemeli, satın alınmamalı ve tüketilmemeli" uyarısında bulundu.

"HER TÜKETİCİ DENETÇİDİR"
Ambalajsız ürünlerden uzak durulması gerektiğini belirten Toprak, "Satın alınan gıdaların etiketlerinde Tarım ve Orman Bakanlığınca verilen kayıt veya onay numarasının olup olmadığının kontrol edilmesi ile son tüketim tarihi/tavsiye edilen tüketim tarihi, üretici firmanın adı ve adresi, içerik bilgileri, miktar ve fiyat bilgilerinin incelenmesi büyük önem taşımakta. Güvenli gıda tüketimi için her tüketici aynı zamanda bir denetçidir.  Tüketiciler, gıda ile ilgili her türlü ihbar ve şikâyetlerini Alo 174 Gıda Hattı‘nı arayarak yapabilir Tarım ve Orman Bakanlığı, gelen ihbarlar neticesinde gerçekleştirdiği denetimlerin sonuçlarından başvuru sahiplerini bilgilendirmekte" açıklamasını yaptı.

"BAKANLIĞIN DENETİMLERİ YETERSİZ"
Yemek zehirlenmelerine dikkat çeken Toprak, "Neredeyse her gün okullar, kamu kurumları, hastaneler hatta askeri birlikler gibi toplu yemek tüketim yerlerinde gıda veya sudan kaynaklı zehirlenmeler yaşandığı haberleri basında yer alıyor. Ülkemizde gıda güvenliği alanında yetkili otorite konumunda olan Tarım ve Orman Bakanlığı gıda denetimleri yapıyor ancak etkin bir şekilde yapılması gereken denetimlerde yetersiz kalıyor. Bu nedenle gıda denetimlerinin artırılması ve gıda analizlerinin yeterli düzeyde yapılabilmesi için daha fazla teknik elemana özellikle de gıda mühendisine ihtiyaç bulunuyor. Gıda işletmelerinin sayıca yüzde 80‘ini oluşturan küçük işletmelerde kamu bütçesinden kaynak ayrılarak teknik personel kontrolünde üretim yapılabilmesi, güvenli gıda arzının sağlanması için Odamızın bir projesi olarak Tarım ve Orman Bakanlığına sunulan küçük ve orta ölçekli gıda işletmelerinin hem daha güvenilir ürün üretmelerini sağlayacak hem de istihdam yüklerini azaltacak olan 'Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı Sistemi' bir an evvel yürürlüğe koyulmalıdır" dedi.

"HEPİMİZ YOKSULUZ"
Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu vurgulayan Uğur Toprak, "TÜRK-İŞ Araştırmasının Mart 2022 ayı sonucuna göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 4 bin 928,08 TL. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise yani yoksulluk sınırı 16 bin 052 TL. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 6 bin 473,98 TL oldu. 2022 yılı için ülkemizde belirlenen asgari ücret ise 4 bin 253 lira 40 kuruş. Yani hepimiz yoksuluz, çoğumuz açız demek ne yazık ki yanlış bir tabir değil. Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu ülkemizde gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için en fazla harcama kalemi ve hane bütçesinde önemli bir paya sahip" diye konuştu.

"ENFLASYON YIKICI"
Artan enflasyonla birlikte alım gücünün çok düştüğünü ve insanların 5 kuruşu dahi harcarken düşünür hale geldiğini anlatan Toprak, "Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltıyor. Bu durum vatandaşın gıda alışverişinde öncelikli olarak fiyat kriterini baz almasına ve hangi ürün, nerede ucuzsa oraya yönelmesine neden olmaktadır. Burada da karşımıza iki büyük sorun çıkmaktadır; birincisi neredeyse hammadde fiyatına satılan ve merdiven altı veya kayıt dışı şekilde uygun olmayan koşullarda üretilen gıda maddeleri, ikincisi ise taklit ve tağşiş. Her iki durum da halk sağlığı açısından risk teşkil etmektedir. Gıda güvenliğine yönelik yoğun tartışmaların olduğu, her gün başka bir gıda zehirlenmesi ve gıda ürünlerinde taklit/tağşiş haberi ile karşılaştığımız günleri yaşıyoruz. Yurttaşlar indirim günlerini takip edip hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırıyor. Halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda çoğu zaman saatlerce bekliyor. Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımızı da görüyoruz. Çünkü 5 kuruş dahi hane bütçesi için oldukça önemli. Sonuç olarak rahatlıkla diyebiliriz ki; enflasyon, sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır" ifadelerini kullandı.

"SAĞLIKLI YAŞAM LÜKS HALİNE GELDİ"
Temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmanın her gün daha çok zorlaştığını belirten Toprak, "Gıdanın adaletsiz dağılımı, tarımsal üretim kalitesinin azalması ve su kirliliğinin artması dünyanın belli bölgelerinde açlık savaşına ön ayak olmaktadır. Temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmak giderek zorlaştığı için sağlıklı yaşamak lüks haline gelmiştir. Bugün dünyada yeterli kaynak olmasına rağmen açlıktan, insanların temiz ve adil gıdaya ulaşamadığından söz ediyoruz. İnsanların temel gereksinimi olan gıdanın eşit ve adil dağıtılmadığı bir dünya güvenli değildir. Yaşamak nasıl bir insan hakkı ise sağlıklı, güvenli ve yeterli gıda ile temiz suya, sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek de bir insan hakkıdır. Bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir" dedi.

"BİLGİ KİRLİLİĞİ ÖNLENMELİ"
Öte yandan Toprak özellikle Ramazan ayında gıda alanında eğitimi ve uzmanlığı olmayan kişilerce yapılan açıklamalara itibar edilmemesi uyarısında bulunarak, "Ay boyunca gıda güvenliği, güvenli gıda, beslenme önerileri, gıda fiyatları ve benzeri birçok konuda görsel, işitsel, yazılı basın ve internet ortamında yoğun biçimde ele alıp tartışılıyor. Bu zaman diliminde bilimsel yetkinlikleri olmayan ve konuyla ilgisiz kişilerin medya üzerinden yaptığı yorum ve öneriler, tüketicileri yanlış yönlendiriyor. Halk sağlığının olumsuz etkilenmemesi ve bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi için; gıda bilimi ve teknolojisi konusunda eğitimi olmayan kişilere kesinlikle itibar edilmemeli" uyarısında bulundu.

"TÜKETİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER"
Toprak sağlıklı gıda tüketimi için şunları sıraladı:

▪ Meyve ve sebzeler akan su altında iyice yıkanmalı.
▪ Çiğ et, tavuk, balık ve yumurtaya dokunduktan sonra eller yıkanmalı.
▪ Yemek hazırlama aşamasında, çiğ et ve tavuk kesme ve doğramada kullanılan mutfak aletleri yıkanmadan, pişmiş et ürünleriyle ya da çiğ tüketilecek sebze ve meyve ile temas ettirilmemeli.
▪ Tahıl, kuru baklagiller, şeker gibi kuru gıdalar karanlık, kuru ve serin ortamda depolanmalı.
▪ Et yemekleri buzdolabında 1-2 günden fazla, etsiz yemekler ise 3-4 günden fazla bekletilmemeli.
▪ Kaynağı bilinmeyen, denetimsiz sokak sütü yerine pastörize veya sterilize süt ya da paketli çiğ süt tercih edilmeli.
▪ Konservelerde bombaj yapmış, hasar görmüş, paslanmış veya çentikli olanlar satın alınmamalı.
▪ Ambalajı bozulmuş, delinmiş, deforme olmuş ürünler alınmamalı.
▪ Ürünlerin etiketinde İşletme kayıt/onay numarası olmasına mutlaka dikkat edilmeli, yoksa Alo 174’e ihbar edilmeli
▪ Ürünlerin Son Tüketim Tarihi/Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi mutlaka kontrol edilmeli.
▪ Donmuş gıdalar alışverişin sonunda alınmalı, çözünmemiş olduklarına dikkat edilmeli ve en kısa zamanda dondurucuya yerleştirilmeli.
▪ Dondurulmuş ürünler asla ortam sıcaklığında çözündürülmemeli ve çözülmüş ürün bir daha dondurulmamalı.
▪ Sıcak tüketilmesi gereken yemeklerin yeterince sıcak, soğuk gıdaların ise yeterince soğukta servis edilmesine dikkat edilmeli. Bozulduğundan kuşkulanılan gıdalar tüketilmemeli, tüketime sunulmamalı.
▪ Besleyicilik açısından zengin olduğu kadar mikroorganizmalara karşı hassas olan et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerinin dikkatli tüketimi büyük önem taşımakta. Bu ürünlerin soğuk zincirde satışa sunulduğundan emin olunmalı.
▪ Çiğ, az ya da yarı pişmiş yemek alışkanlıklarından uzak durulmalı, ızgara et, tavuk, balık gibi ürünler iyi pişirilmeli, orta nokta sıcaklığının 68° C olmasına özen gösterilmeli.
▪ İftarda tüketilen yemekler sahura kadar oda ısısında tutulmamalı, yemeklerin tekrar tekrar ısıtılmasından kaçınılmalı, yemekler yenilecek miktarlarda ısıtılmalı ve hemen tüketilmeli.
▪ Ramazan ayında artan ekmek ve pide tüketimi sebebiyle ekmek fırınları başta olmak üzere Gıda kontrol görevlisi arkadaşlarımızın güvenliklerini sağlayarak denetimlerin artırılması mutlak bir zorunluluk. İftar saatine yaklaştıkça uzayan pide kuyruklarında sosyal mesafeye dikkat edilmeli, maske ve hijyen kuralları göz ardı edilmemeli.
▪ İftar saati için gel-al ya da evlere sipariş uygulamalarında yemekler iftar saatine mümkün olan en kısa sürede sofraya koyulmalı, özellikle et, süt ve balık gibi bozulması hızlı olan ürünler sofrada ya da pakette bekletilmemeli.
▪ Kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından bu sene de ramazan ihtiyaç ve erzak paketleri hazırlanıyor. Hazırlanan bu erzak paketlerinde yer alan gıda maddelerinin içeriği oldukça önemli. Paketteki gıda maddelerinin kayıt dışı ekonomi ürünü olmamasına özen gösterilmeli. Ürünlerin tavsiye edilen tüketim tarihini aşmamış ve besleyici değerlerinin yitirilmemiş olması ayrıca önemli. Çabuk bozulabilecek, soğuk muhafaza gerektiren kavurma gibi gıda maddelerinin konserve olanları hariç koli içeriğinde olmamalı ve koli içinde gıda maddesi harici ürünler bulunmamalı.