Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 şehirde yıkıma yol açan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem, Türkiye’yi yasa boğarken yetişkinlerin yanı sıra çocuklarda da ‘deprem travması’ riskini artırdı. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Yasemin Meral Öğütçü, depremi yaşamasa da televizyon ve sosyal medyada sürekli olarak yıkım görüntülerini izleyen çocukların bu süreçten olumsuz etkilenebileceğini belirterek, “Çocuklarınıza güvende oldukları hissini vermeye çalışın. Çocuğun yaşına uygun şekilde depremin doğal bir afet olduğunu, nasıl meydana geldiğini, deprem anında ne yapmamız gerektiğini basitçe anlatabilirsiniz. Ancak çocukların televizyon ya da sosyal medyada sürekli olarak enkaz görüntüsü izlemesine müsaade etmeyin, depremle ilgili endişe verici yorumlar yapmamaya özen gösterin” dedi.
İEÜ Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Yasemin Meral Öğütçü, son yılların en büyük felaketiyle karşı karşıya kalındığına dikkat çekerek deprem korkusunun kalıcı psikolojik travma ve ruhsal bozukluklara yol açmasını önlemek için tavsiyelerde bulundu. Bu zor süreçte, depreme maruz kalmayan kişilerin de korku, endişe, çaresizlik ve tetikte olma gibi belirtiler hissedebileceğini, yalnız kalma korkusu yaşayabileceğini söyleyen Öğütçü, depremin herkes için travmatik bir deneyim olduğunu hatırlattı.
İÇE KAPANMAYIN
Öğütçü, “Deprem felaketi, hepimizde büyük bir üzüntüye yol açtı. Depremi yaşamasak da, vatandaşlarımızın acı görüntülerini izlemek bizleri oldukça sarstı. Umarım depremin yaralarını en kısa sürede, hep birlikte sararız. Büyük bir felaketi yaşadık ve bunun hepimizde birtakım korkular oluşturması normal. Depremi yaşamasak da kaygılanabilir, depremden korkabilir, ‘Acaba depremi ben yaşarsam ne yaparım?’ diye endişelenebiliriz. Bu hislere kapılmak psikolojk bir sorun değil. Şu anda birçoğumuz, gece çok geç saate kadar uyuyamıyoruz. Yemek düzenimiz bozulmuş, kendimizi güvensiz hissediyor olabiliriz. Bu durum, anormal bir duruma verdiğimiz normal tepkilerdir. Bu durumun sürekli bir hal almaması için yapacağımız şeyler var. En yakın destekçimiz; ailelerimiz ve yakınlarımız. İçe kapanmayın, depremle ilgili korkularınızı bastırmayın. Endişelerinizi, hislerinizi çevrenizle paylaşın. Mümkün oldukça tek kalmayın, sevdiklerinizden destek alın” dedi.
GEÇMEZSE PSİKOLOJİK DESTEK ALIN
Dr. Öğütçü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kaygının en üst seviyeye ulaştığı bu dönemde, rutin alışkanlıklarınızı çok değiştirmeyin. Çalışma saatlerinizi ya da uyku saatlerinizi mümkün oldukça stabil tutmaya çalışın. ‘Acaba bana bir şey olursa ailem ne yapar?’ ya da ‘Enkazda kalırsam nasıl beklerdim?’ gibi düşünceler aklınıza gelebilir. Bu durumda yapabileceklerinize, deprem için alınabilecek önlemlere odaklanmaya çalışın. Korku ve endişe durumu, hepimizde belirli bir süre devam edecektir. Bunun ne kadar süreceği kişiden kişiye değişir. Ancak bu durum zaman içerisinde azalmaz ve geçmezse mutlaka psikolojik destek almalısınız.”
ÇOCUĞUNUZA YANSITMAYIN
Son dönemde çocuklarda da deprem korkusunun artmaya başladığını belirten Dr. Öğütçü, “Deprem, maalesef coğrafyamızın bir gerçeği. Çocuklarınıza anlayacağı bir dille, korku yaratmadan deprem gerçeğini anlatın. Yaşlarına uygun bir şekilde çocuklarımıza, deprem anında güvende olmak için neler yapılması gerektiğinden bahsedin ve evdeki en güvenli bölgeyi aktarın. Çocuğunuz depreme ya da deprem görüntülerine maruz kalmışsa, yaşadıkları duyguları size aktarmasına izin verin. Çocuğunuzu dinleyin ve ona anlayış gösterin. Yakınlık ve şefkat göstererek çocuğunuzu rahatlatın, olası tehlikelere karşı önemler aldığınızı söyleyerek güven verin. Bol bol oyun oynayın. Oyunlarda depreme dair temalar çıkarsa müdahale etmeyin, sadece eşlik edin. Depremden korksanız bile çocuğunuza bunu yansıtmamaya özen gösterin. Çocuğunuzun yanında ‘Bizim evimiz de yıkılırsa ne yaparız?’ ya da ‘Binamızı çok sağlam hissetmiyorum’ gibi travmayı, korkuyu artıracak yorumlarda bulunmayın” ifadelerini kullandı