YEREL POLİTİKA

Aslanoğlu CHP'nin yeni tüzüğünü değerlendirdi: Devrimciye düşen devrim yapmaktır!

CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, yeni tüzükle ilgili merak edilenleri anlatarak eleştirilere yanıt verdi. Belediye çalışanlarının kongrelerde aday olamaması noktasında gelen eleştirilere sert çıkan Aslanoğlu, "Kurultay delegelerinin kabul ettiği tüzükle ilgili eleştirel cümleler kurmak il başkanının haddi olmadığı gibi hiçbir parti yöneticimizin de buna ilişkin beyanat vermesi doğru değildir" dedi.

Abone Ol

Hale Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, 20. Olağanüstü tüzük kurultayını değerlendirerek, tartışılan maddelere ilişkin soruları yanıtladı.

“TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ FİKRİ YILLAR ÖNCE ORTAYA ÇIKMIŞTI”

Örgütte ve CHP yönetiminde çok uzun yıllardır var olan “Tüzük değiştirilmeli” fikrine vurgu yapan Aslanoğlu, “Tüzüğümüzün değiştirilmesine yönelik fikir çok önceden çıkmıştı. Yaklaşık 2 yıl önce tüzüğümüzde bazı maddelerin değiştirilmesi gerektiğine ilişkin söylemler vardı. Geçen yıl il kongresini 2 gün yaparak, 1 gününü bu tartışmalara ayırmıştık. O dönem örgütten talepler gelmişti, sonrasında hem biz, hem genel merkez tüm talepleri almıştı. Bu sefer üzerinde uzunca görüşmelerin de sağlanabileceği, ikinci yüzyılın vurgusunun çok yüksek olacağı bir tüzük kurultayı yapmak istedik. O yüzden 4 Eylül’de Sivas kongresinin yıldönümünde ve bizim ilk kongremiz olarak kabul ettiğimiz Sivas kongresiyle başlamak istedik. Ayın 3’ünde hep birlikte Sivas’taydık, 4’ünde kongremizi başlattık ardından hep birlikte Ankara’ya geçtik. 5’inde de tüzük komisyonunun son toplantısı oldu” dedi.

“YETER UZLAŞIYA VARILAMAYAN GÜNDEMLER BIRAKILDI”

Tüzük komisyonunu anlatan Aslanoğlu, “Hep 81 il başkanı deniliyor ama aslında tüzük komisyonu her ilin 1 temsilcisi, milletvekili grubundan 2 temsilci ve parti meclisinden 2 temsilci toplam 85 kişidir. Komisyonda her il olduğu için, her maddede her ilin yaşadığı sıkıntılar ya da olumlu gelişmeler konuşuldu. Bazı şeyler bizler için hemen hayata geçirilmesi gereken çok doğru işlerken bazen bazı illerin bunu uygulayamayacağı ya da uygulamaktan imtina edeceği sonuçları çıkıyor. Tüzük aynı anayasa gibi büyük mutabakat aranması gereken bir metin. Sadece bizim isteklerimizle değil, çoğunluğun kararıyla olan hiçbir metin anayasa, tüzük zaten çeşitli sorunlar yaratacaktır. O yüzden bu tür yeter uzlaşıda olunmayan tüm gündemler bırakıldı. Örgütün çok uzun süredir beklediği temel şeyler vardı, yüzlerce madde konulsa da konu dönem sınırlaması, üyeliğin nasıl olacağı ve önseçim maddesine geliyordu” ifadelerini kullandı.

“ATAMALARDAN İZMİRLİ HOŞNUT DEĞİLDİ”

Tüzük kurultayında önseçime ilişkin yaptığı lehte konuşmayla başta örgüt olmak üzere parti yönetiminden de büyük beğeni toplayan Aslanoğlu, “Tüzük kurultayında konuşma planım da yoktu. 1 saat kala örgütten sorumlu genel başkan yardımcımız buna ilişkin konuşmamın iyi olacağını söyleyince çıkıp konuşma yaptım. İçimden gelenler neyse aynı samimiyetle, İzmirlinin yaşadıklarını anlattım orada. Biz bazı şeyleri yıllardır konuştuğumuz için ezberlerimiz de var. Ben partiye girdiğimde de önseçim konuşuyorduk, ben geldim 49 yaşına hala önseçim konuşuyoruz. Buna ilişkin bir mükemmeliyet tanımımız var ama bugüne kadar bir adım da atmadık. ‘Şöyle, böyle olacak’ dememize rağmen olmadı. 1999’da baraj altında kaldığımız günden bu yana, 25 yılda çokça ağabeyimizi, ablamızı, ülke için çok verimli olacak, çok değerli isimleri İzmir’den milletvekili yaptık ve genellikle atamalarla belirledik adayları. Bundan İzmir kamuoyu da İzmirli de, üyemiz de, CHP’ye gönül vermiş İzmirli de hoşnut değildi” açıklamasında bulundu.

“KONTENJAN 30 OLSA 30’UNU DA İZMİR’DEN KULLANACAK”

Önceki genel seçimleri hatırlatan Aslanoğlu, Genel Merkez’in neredeyse tüm kontenjan kotasını İzmir’den yana kullandığını hatırlatarak, “Ben Sayın Genel Başkanımızla ve partinin tüm yöneticileriyle defahatle paylaşmıştım, tüzük çalışmaları sırasında da paylaştım. Bizim ezberlerimizden biri yüzde 5 yüzde 10 gibi şeydi, hep aynı şeyleri anlatırlar… ‘Yüzde 5, yüzde 7 kontenjan yüzde 10 olsun.’ Tüm milletvekillerinin o rakam. Tüm milletvekillerinin yüzde 10’u olması, yüzde 5’i olması İzmirlileri derinden etkileyen bir durum değil. Yüzde 10 ise 60 tane milletvekili kullanacak yine 7 – 8 tanesini bizden kullanacak. Yüzde 5 olursa 30 tane olacak ama yine 30 taneyi İzmir’den kullanacak. Kabul edelim ki İzmir partimizin amiral gemisi. O yüzden aydınlığa bakış, aydınlık için mücadele, seçmenimizde de, destekçimizde de, üyemizde de farklıdır. O yüzden bizim dışarıdan geleni kabullenen bir yapımız da var. Normalde de zaten İzmir, İstanbul ve Ankara’da kullanılabilir. Bu tür şeyler çok Anadolu’nun dar yerlerinde kullanılabilecek bir şey değil” diye konuştu.

“ESKİDEN TAMAMINI GENEL MERKEZ YAPIYORDU”

Kontenjana getirilen seçim bölgesi sayesinde İzmir’de 2 bölgede 2’şer kontenjan kullanılabileceğine dikkat çeken Aslanoğlu, “Tüm milletvekilleri denildiğinde de biz 600 milletvekili çıkartmıyoruz ki 600 üzerinden yüzde hesabı yapıp konuşuyoruz. Yüzde 8 ya da 10 tartışması İzmir’i bağlamıyor. İzmir’i bağlayacak şey seçim bölgesi. Bizim bölgemizde ne kadar kontenjan kullanılacak? Biz bununla ilgileniyoruz. Yüzde 15 meselesi net olarak 2 – 2’ye geliyor. Bu tartışma olmasın diye de kürsüden anlattım, her bölgede 2 kullanacağını vurguladım ve Genel Başkanımızın gözünün içine bakarak söyledim. Sayın Genel Başkanımız konuşmasında da incelik göstererek bunları anlattı. Her bölgede Genel Merkezimiz 2 kontenjan kullanabilir yani İzmir’de kullanılacak kontenjan sayısı 4’tür. Bu da belli kısıtlara bağlandı tüzüğümüzde. Eskiden bunların hiç kısıtı yoktu. Bu tüzük bir öncekinden daha demokratiktir dedim, bu tüzük en demokratiktir, en mükemmelidir, en hayal edilendir demedim. Zaten sizin hayal ettiğinizle bir başkasının hayal ettiği değişecektir. Bunda 85 kişi uzlaştı. Öyle kolay değil 85 kişiyi mutabık kılmak bir metinde. Bunlara ‘asgari müşterek’ diyoruz. Eskiden tamamını genel merkez yazıyordu, fermuarda yarısında genel merkezin kontenjanı varken şu anda sadece 2 tane kullanabilir. Bunlardan 4 tanenin 3’te 1’ini il örgütü söyler. Örgüt tarafından belirlenen isim genel merkez tarafından belirlenir. 3’te 1’i genç ya da kadın, 3’te 1’i ise mevcut vekiller için kullanılacak kontenjandır. Bunun bir öncedekinden daha demokratik olduğu aşikar” dedi.

“ÖNSEÇİM SONUCU NEYSE O UYGULANACAK”

“Hakim denetiminde önseçim, örgüt denetiminde önseçim…” eleştirilerine de yanıt veren Aslanoğlu, “Tüzükte bu tartışma olmasın diye ayrı bir tanım getirdik. Bir tanesi hakim denetiminde önseçim, bir tanesi örgüt denetiminde önseçim, bir tanesi de aday yoklaması. İl örgütleri kendi içinde isterlerse temayül yoklaması da yapabilirler. Bu bambaşka bir şey. Temayül yoklaması dediğiniz şeyde sonuca uyma zorunluluğunuz yok. Örgüt denetiminde önseçimde ise bir madde var; genel merkez bu sonuçlara uymak zorundadır. Yani çok net tarif vardır. Aday yoklaması bambaşka bir seçenektir.  Genel Başkan teşekkür  konuşmasında bunun sonuçlarına uyulacağını söyledi. Biz bu yüzden, bu kelimeler daha anlaşılabilir olsun diye, gecelere kadar konuşup tartıştık. Örgüt denetiminde önseçimde çıkan sonuçları genel merkez aynı olarak uygular, sırayı değiştiremez kimseyi öne ya da arkaya alamaz. Aynı şekilde yapar” ifadelerini kullandı.

“AYIPTIR, HİÇBİR YOLDAŞIMIZ İÇİN KULLANMAYIZ”

Örgütün hile yapacağını söyleyenlere sert çıkan Aslanoğlu, “Bir başka şey söylem; ‘hakim hile yapmaz, örgüt yöneticileri, seçim yapanlar hile yapar.’ Bu ayıptır. Biz bunu CHP örgütünde hiçbir yoldaşımız için kullanmayız. Zaten CHP daha önce yaptığı seçimlerde olduğu gibi bu seçimi de hakkaniyet içinde yapacaktır. Seçimlerin şaibe götürdüğüne ilişkin birçok seçim bölgesinde yerel seçimlerde meclis üyeleri için yapıldı bu söylem. Böyle şeyler olmaz bizim partimizde. Bizim örgütümüzün bunu hakkaniyet içinde, herkesin hakkını koruyacak şekilde yapacağından adım kadar eminim” dedi.

“SANDAL’LA VE CHP’YE EMEK VERENLERLE ARAMIZDA SORUN YOKTUR”

Önseçim lehinde yaptığı konuşmanın ardından, kurultay salonunda Bayraklı Belediyesi eski başkanı Serdar Sandal tarafından yapılan sataşmanın hatırlatılması üzerine Aslanoğlu, “Ben İzmir Cumhuriyet Halk Partisinin il başkanıyım. Takip ettiğiniz gibi yaklaşık 2 yıldır bu görevi yapıyorum, 2 yıldır her partilimi, her partilimin hukukunu korudum. Bazen üzülürler yanlarında olurum, bazen kızarlar yanlarında olurum, bazen daha fazla tepki verirler. Edibali’nin de söylediği gibi; Başta olan herkesi korumak, kollamak, anlamak eğer bir şey gösterecekse onu baştakinin göstermesi gerekir. Serdar bey ile de diğer arkadaşlarımızla, CHP’de emek veren tüm arkadaşlarla da aramızda bir sorun yoktur” yanıtını verdi.

“3 DÖNEM KURALI BİZİ DİNAMİK HALE GETİRECEK”

Yeni tüzükle birlikte gelen 3 dönem kuralına ilişkin de görüşleri sorulan Aslanoğlu, “3 dönem kuralı, çok uzun süredir beklenenlerden biriydi. Gençlerin aşağıdan yukarı doğru gelişinin yollarını açacak. Aslında İzmir’de çok yoğunluğu yok ama başka illerde var. Türkiye’nin her yerinde dert aynı dert değil, Anadolu’nun bazı illerinde örgütün deviniminin eksik kalmasına yol açıyordu. Bizi dinamik hale getireceğine inanıyorum bu maddenin” dedi.

“TÜZÜĞÜ ELEŞTİREL BİR CÜMLE YAKIŞIR DEĞİL”

Belediye çalışanlarının kongrelerde aday olamamasına ilişkin eleştirileri de yanıtlayan Aslanoğlu, Bornova İlçe Başkanı Ertürk Çapın’ın “2 bin aktif üyemin bini belediye çalışanı, etkinliklere kimi götüreceğiz” çıkışına da yanıt verdi. Aslanoğlu, “Ben CHP’nin İzmir İl Başkanıyım. CHP’nin aldığı kararları uygulamakla ve bunları savunmakla mükellef olduğumu da düşünürüm. Kurultay delegelerimiz en üst organımızdır, kurultay delegelerimizin kabul ettiği bir konuyla ilgili olumsuz cümleleri benim ağzımdan duymanız çok zor. Gerekli tartışmalar yapılmıştır, bizim kapalı toplantılarımızda, danışma kurullarımızda konuşuruz. CHP’nin kabul edilmiş tüzüğü ile ilgili eleştirel bir cümleyi il başkanının ağızından duymak yakışır bir şey değildir” dedi ve şunları kaydetti:

“DEVRİMCİYE DÜŞEN DEVRİM YAPMAKTIR”

Kurultay delegelerinin kabul ettiği tüzükle ilgili eleştirel cümleler kurmak il başkanının haddi olmadığı gibi hiçbir parti yöneticimizin de buna ilişkin beyanat vermesi doğru değildir. Eksiğimiz, gediğimiz varsa üyelerimizin bize verdiği sorumlulukla bunları yerine getirmek bizim görevimiz. Eğer gözüken; üyelerimizin yeterli aktif olmadığı ise; farklı mesleklerde, yerlerde çalışan üyelerimizin de aktif hale getirilmesi gerektiğini görüyor, düşünüyorsak, devrimciye düşen görev devrim yapmaktır. O yüzden bize düşen görev diğer alanlarda çalışan arkadaşlarımızı aktif hale getirmeye çalışmak. Üye sayımızı çoğaltmaya çalışmak gibi bir sorumlulukla karşı karşıyayız demektir.

“SEÇME KISITLAMASINDA İLÇE, İL VE MYK ONAY VERECEK”

Aslanoğlu üyelerle ilgili yeni tüzükte yer alan gelişmeleri de şöyle anlattı:

Destekçi üye ya da üye… Tartışılan konulardan biriydi, aktif üye pasif üye gibi kelimeler rencide edici olur, biz bu tanımlardan uzaktık. Üyeler ilk geldiklerinde destekçi üye olsunlar, bazı görevleri yaptıktan sonra bazı tanımlara kavuşsunlar kısmı çok tartışılan, sohbet edilen, istenen şeylerden biriydi. İzmir olarak biz de bunu savunduk çünkü İzmir buna hazır. Ancak Anadolu’nun büyük kısmı buna hazır olmadığını söylediği için çok keskin bir durum olmadı ama onun temeli de oluştu. Üyeye belli başlı sorumluluklar tanımladık, 4 görevin 2 tanesini yapmayan üyeyle ilgili seçme hakkını kısıtlamakla ilgili hüküm koyduk. İlçenin önerisi, ilin ve MYK’nın onay vermesi ve hemfikir olması gerekir bunun için de… Belli kişilerde hüküm taşımayacağını da tüzük garantisi altına aldık. Görev alma, görev isteme, dijital demokratik katılım, aidiyet hissi, aidat ödeme de yeni tüzüğe gelen ifadeler.